28 Haziran 2012 Perşembe

Draft Öncesi Geleceğin Yıldız Adayları - 3

Perry Jones - Baylor




Draft'ın en heyecan verici oyuncularından biri Perry Jones. Nedeni de çok açık. Kendisi 2.11 boyunda ve 3 numara oynayabiliyor! 2.11... Boyuna rağmen müthiş bir top hakimiyeti var. Değme guardlara taş çıkartacak cross-over lar gördüm kendisinden. Aynı zamanda fantastik bir atlet. Uzun kollara sahip, ayakları çabuk... Şimdi bu kadar ekstra özelliği var kaçtan seçilecek diye sorarsanız, muhtemelen lotaryanın dışında kalacak. Çünkü kendisiyle ilgili soru işaretleri de hayli fazla.

Atletizm ve fiziğini düşündüğümüz zaman ribaund ve blok istatistiklerinde çok iyi rakamlara ulaşması beklenir. Ancak özellikle blok işinde yetersiz. Ribaundlarda da beklediğiniz kadar etkili değil. Sert oyunculara karşı zorlanıyor. Teması pek sevmiyor, itiş kakışa gelemiyor. Perry'nin 3 oynamak istemesi bir yana, NBA scoutları onun 4 numarada daha verimli olacağını düşünüyor ve muhtemelen de kariyeri boyunca 4 numara oynayacak. Aslına bakarsanız tam da 4 numara. Orta mesafe şutu var, ayakları çabuk, top hakimiyeti mükemmel...İster pick&roll oyna, ister bire bir oynat. LaMarcus Aldridge'in tercih ettiği o dönerek atılan fade away shot ları da atabiliyor (Aldrigde kadar efektif değil tabi) Yalnız savunmada yumuşak kalabiliyor ve sert uzunları box out ettiğini daha görmedim. 

Tüm bunların yanı sıra karakter konusunda da şüphelerim var Perry'le alakalı. İyi bir rekabetçi değil bana göre. Ben zahmet edip, Baylor maçları seyrediyorum, beyefendi maç seçerek oynuyor. Yok ya! Böyle olmaz Perry'ciğim! Çalışkan bir oyuncu da diyemem. Keza iki senelik kolej kariyerine baktığımızda hiçbir istatistikte gelişme kaydetmedi. 

NBA'de benzetebileceğiniz birçok oyuncu var. Chris Bosh mesela. Ama şutu Bosh kadar istikrarlı değil. Lamar Odom'a da benzetebilirsiniz. Ama Odom kadar iyi ribaundçu değil. Belli yönlerden Andrei Kirilenko'ya benzetebilirsiniz ama onun kadar iyi ribauntçu ve blokçu değil. Bunlar iyi örneklerdi. Jonathan Bender, Anthony Randolph gibi daha düşük profilli oyuncular gibi de ilerleyebilir kariyeri. Kısa kesersek, yakın gelecekte smaç yarışmalarında göreceğimiz kesin olan, vasat üç sayı, iyi orta mesafe atabilen, tarihin gördüğü en elit atletlerden Perry Jones, alınması gereken bir risk.

Austin Rivers - Duke




Doc Rivers'ın shooting guard oğlu Austin Rivers... 1.98 boyunda. Henüz lisedeyken, hücumdaki özellikleriyle NBA çevrelerinin dikkatini çeken bir oyuncuydu. Hatta kendisinin Florida Üniversitesi'ni seçeceği, bu yüzden Doc Rivers'ın da Miami Heat'in başına geçeceği bile düşünülmüştü bir dönem. İkisi de olmadı. Doc Rivers, Celtics'de kalmaya devam etti, genç Austin de Duke'un yolunu tuttu. Yakından takip etmeyenler için Duke ile ilgili kısaca bilgi verelim. Kolej basketbolu sevenlerin büyük çoğunluğunun sevmediği bir kolej Duke. Ama NCAA tarihinin en başarılı okullarından biri. Ama Duke'tan bahsederken North Carolina'dan da söz etmeden olmaz. Birbirine 15 dakika mesafedeki bu iki okul arasında Fenerbahçe - Galatasaray tarzı bir nefret mevcut. North Carolina'dan, halka daha yakın olan şerefli devlet okulu diye bahsedebiliriz. Duke ise daha aristokrat, kibirli bir özel okul gibi değerlendirilebilir. (Bence öyle) Kolej basketbolu oynayan her oyuncu bu rekabetin bir parçası olmayı hayal eder, çok azı hayallerini gerçekleştirebilir. Austin Rivers, bu hayali gerçekleştirdi. Hem de öyle böyle değil. Takımı Duke son saniyelere 2 sayı geride girdiğinde, topu alıp 2.13 lük bir oyuncunun üzerinden üçlük sokup, deplasmanda takımınıza galibiyet getirmek...Çocukken hayal kurduğunuzda gerçekleşebilecek bu senaryoyu reale taşıdı Austin. 



Oyuncu özellikleri de bir hayli etkileyici Rivers'ın. Harika bir skorer. Şutu ön plana çıksa da dribling üzerinden kendi atışını da yaratabilen ve top hakimiyeti NBA seviyesinde bile az oyuncunun sahip olduğu cinsten. Sanki yoyo oynar gibi dribling yapabiliyor. NBA'de Monta Ellis'e benzetilebilir. Ancak Ellis kadar tek yönlü bir oyuncu değil. Gerektiğinde takım arkadaşlarını oyuna katmayı becerebilen ve bunu düşünebilecek kadar oyun aklı gelişmiş bir oyuncu. Baskıya karşı oyunkurucusuna top getirmekte de yardım edebilir. Çok yönlü, her takımın isteyeceği bir yetenek. Orijini de iyi. Sonuçta NBA tarihine adını yazdırmış bir oyunkurucunun oğlu.

Savunma yönü hücumuna göre zayıf. Topsuz oyuncuyu kovalamayı beceremiyor. Ancak rekabetçiliği ve oyun zekasının üst seviyede olması bu yönünü de geliştirebileceği izlenimi uyandırıyor bende. İlk 10 sırada seçilmesine kesin gözle bakıyorum. İlerde de adından çok fazla bahsedeceğimiz kesin.

Doron Lamb - Kentucky


NCAA turnuvasını zaferle kapatan Kentucky'nin keskin şutörüydü Doron Lamb. Takımının yıldızı olmadığı kesin ama benim en dikkatimi çeken oyunculardan biriydi. Özellikle NCAA Finali'nde Kansas'ı devirirken attığı 22 sayı ve oynadığı oyun hayli parlaktı. 1.98'lik shooting guard, anlam veremediğim şekilde tüm mock draftlarda 2.tura yazılmış. Draft gecesi bunun değişeceğini düşünsem de kafalarda soru işareti yaratacak birkaç özelliği olduğunu da kabul ediyorum. Öncelikle Brooklyn'in bağrından kopan Lamb, serseri diyebileceğimiz bir adam. Sokaklardan, salona entegre olmuş ama köklerini, geninden atamamış bir oyuncu. Ancak bu özelliği takım içinde bazen sıkıntı yaratabilecek olsa da saha içinde kaybetmeyi, yere düşmeyi asla kabullenmemesi gibi artılarda getiriyor. Bu kadar aşağılara yazılmasının bir sebebi de savunmada çok savruk olması. Ne yaparsa yapsın çok iyi bir savunmacı olamayacak. NBA benzerlerini düşündüğüm zaman aklıma ilk OJ Mayo geldi. Ben Gordon'a da benzetilebilir. Eğer ikinci tura kalırsa, seçen takım büyük bir piyango kazanacak bana göre. Elit bir şutör olacaktır.

Marquis Teague - Kentucky




Yine bir Kentucky'li karşımızda. Bu sene en çok Kentucky'i izlememin de bir etken olduğuna kabul ama oyuncular da hayli etkiledi beni açıkçası. Marquis Teague de onlardan biri. Üst düzey bir atlet. Harika bir savunmacı ve üst düzey bir penetreci Marquis. Ama beni en çok etkileyen özelliği cesareti. Maç sonlarında sürekli sorumluluk alması ve genelde başarılı olması çok şaşırtıcı. Tüm maçı felaket oynasa bile son iki dakikayı ortalamanın üzerinde oynayacağı kesin. Özel bir karakter. Rekabetçiliği ve kaybetmeyi kabullenmemesi çok önemli özellikler. Atlanta Hawks'lı ağabeyi Jeff Teague ile kıyaslanıyor normal olarak. Jeff'den iyi savunmacı ve daha iyi şutör olduğunu söyleyebilirim. İstikrarlı değil ama daha iyi şutör. En azından güvenerek atıyor.

Gücü ve uzun kolları sayesinde NBA'deki oyunkuruculara önümüzdeki yıllarda çok çok zor anlar yaşatacak Marquis. Ancak takımı oynatmak konusunda önemli soru işaretleri de var kendisiyle alakalı. Bildiğimiz saf oyunkuruculardan değil. Yanında Hidayet Türkoğlu gibi oyuna yön verebilecek bir oyuncu olması iyi olur. Ancak bu eksiğine rağmen deliciliği ve korkusuzluğu ona hücumda kısıtlı oyuncu kimliğinden kurtarıyor onu. İlk turda 20'li sıralarda seçilmesi bekleniyor. Kim seçerse seçsin, pişman olmayacaktır. Dikkatle izlemeye devam edeceğim bir oyuncu. İlerde muhtemelen en iyi savunma beşlerinde göreceğiz kendisini.

26 Haziran 2012 Salı

Draft Öncesi Geleceğin Yıldız Adayları - 2

Bradley Beal - Florida




Bradley Beal, 1993 doğumlu ve 1.98 boyunda. Listedeki en iyi iki numara. Florida'da geçirdiği son sezonunda, 14.8 sayı, 6.7 riabund, 2.2 asist, 1.4 top çalma ortalamaları tutturdu. İyi bir şutör. Hayli fazla kullanmasına rağmen %34 gibi yüksek bir üç sayı yüzdesi var. Atletik özellikleri de fena değil ancak penetreyi daha sık tercih etmesi gerekiyor. Bazı maçlarda Kyle Korver gibi üç sayı çizginin içine girmeden oynadı. Tamam üçlükleri sokuyor ama penetre edebildiğine de gördük daha önce. Daha sık yapması ve oyununa boyut katması kilit nokta. Ortalama bir savunmacı. Birçok skorer iki numara gibi savunmayı bir kenara atanlardan değil. Pozisyonuna göre çok iyi bir ribaundçu. Ribaund aldığında topu yere vurup, hücumu başlatabiliyor. En büyük eksiği oyun görüşünün biraz zayıf olması. İkili sıkıştırmalara maruz kaldığında boş adamı bulmak konusunda sıkıntıları var. New Orleans Hornets forması giyen Eric Gordon'a benzetiyorum Beal'ı. Hem oyun hem de fiziksel olarak. İlerde sürekli All Star olabilecek potansiyele sahip. İkinci sırada Charlotte Bobcats ya da en kötü üçüncü sırada Wizards seçer. Merakla takip etmeye devam edeceğim.

Harrison Barnes - North Carolina



Bu seneki draftta üst düzey denebilecek hayli savunmacı var. Onların içinde en önemli dış savunmacı olarak Harrison Barnes'ı görüyorum ben. Lisedeyken ortalığı birbirine katan Barnes için hemen abartılar yapılmaya başlanmış ve ''Yeni bir LeBron James'imiz var'' lafları ortaya atılmıştı. Kolejde izlediğimde ise hiç alakası olmadığını gördüm. Bir kere hücum tarafında ilk adımının çok yavaş olması büyük handikap. Savunmacısının yanından geçemiyor. Potaya gidemediğiniz zaman da atlet olmanın bir anlamı kalmıyor. James'e göre daha iyi dış şutör. Bu bir artı. Ama benim ön plana çıkartmak istediğim kısım savunması. Çok güçlü bir vücudu var ve temastan kaçmıyor. Bire bir savunmasıyla her türlü skoreri bezdirebilecek bir oyuncu. Luol Deng'in benzeri diyebiliriz. Belki beklendiği gibi yeni bir LeBron James'imiz yok ama yeni bir Luol Deng'imiz var. Hayır diyecek halimiz yok. İlk beşte seçilmesini bekliyorum, birçok kişinin aksine...

Kostas Papanikolau - Olympiakos




Benim şahsen hayranlık duymaya başladığım oyunculardan biri Kostas Papanikolau. Korkusuz bir görev adamı. Pis işler dediğimiz her şeyi yapabilen, her kısayı savunabilen, oyun bilgisi yüksek, bir beyaza göre harika bir atlet.. Daha ne istiyorsunuz! Şutu ortalama seviyenin biraz üzerinde olsa da kritik anlarda top kullanmaktan çekinmeyen, clutch tabir edilebilecek bir oyuncu Kostas. Olympiakos, geçtiğimiz sezon Ivkovic'le tarih yazarken, o Olympiakos'un savunmasının en önemli parçalarından biriydi. Özellikle Final Four'da hücumu da ayrı bir seviyede oynayabileceğini gösterdi. Muhtemelen ikinci tura kalacak ama seçen takım asla pişman olmayacaktır. Muhtemelen bir belki iki sezon daha Avrupa'da kalacak ancak beklemeye değer. Oyunu NBA basketboluna çabuk entegre edebilecek mental güce de sahip. Sadece biraz daha güçlenmesi gerek. Top hakimiyeti de biraz gelişse fena olmaz. Tek korkum ''Sakatlık Laneti'' üzerinden ayrılmayan Portland Trail Blazers'ın onu takip etmesi ve çok istemesi. Gider de kariyerini bitirecek bir sakatlık yaşarsa çok üzülürüm (Bakınız, Brandon Roy, Greg Oden) 

25 Haziran 2012 Pazartesi

Draft Öncesi Geleceğin Yıldız Adayları

2012 NBA Draft'ı 28 Haziran günü gerçekleşecek. Hazır mevzu sıcakken Draft'ın ilgimi çeken isimlerini yazayım dedim. Şunu net bir şekilde söyleyeyim, NBA tarihinin en iyi Draft listelerinden biri değil bu seneki. Ama geçen yıla göre çok daha zengin. Draft'ın ilk sırasını alması kesin görünen Anthony Davis'le başlayalım.

Anthony Davis - Kentucky




Kentucky Üniversitesi'ni NCAA şampiyonluğuna taşıyan takımın savunmasının en önemli parçasıydı Davis. 2.10 boyunda ve çok iyi bir atlet. Heyecan verici bir savunmacı. Uzun kolları, atletizmi ve sezgileriyle rakip hücumların %25'ini engelleyen (Direk blokla ya da şutu değiştirerek) gerçek bir çember savunucusu... 


Hücumdaki özellikleri, savunmadakiler kadar etkileyici değil. 2.10 boyunda bir dört numara için fena sayılmayacak bir orta mesafe şutu var. Çembere yakın top aldığında ilk sıçrayışı çok çabuk yaptığı için de durdurulması zor oluyor. Ancak o yakın atışı kendisi yaratamıyor. Bir oyuncunun kendisine doğru pozisyonu hazırlaması gerek. Hücum ribaundu konusunda da rakip takımlara kabus olan bir oyuncu. Biraz ince yapılı olması ve bacaklarının yeterli kuvvette olmaması sebebiyle sırtı dönük oyunu hiç yok diyebiliriz. En büyük eksiği de bu belki de. Ancak çabuk ayaklara sahip, bu da onun Pick & Roll hücumlarını iyi savunmasına ve bitirmesine yardım ediyor. 

Pota altı oyuncusu için fundamental çok önemlidir. Davis'ten bir Tim Duncan bir Pau Gasol ayarında ayak oyunları filan bekliyorsanız, yerinizde durmaya devam edin. Çok beklersiniz. Çünkü lise ikinci sınıftayken boyu 1.88'di ve oyunkurucu pozisyonunda oynuyordu. Yani pota altı oyuncusunun aldığı temel eğitimi lise zamanında pek alamadı. Ancak o zamandan kalma top hakimiyeti, dribling gibi özellikleri bir pota altı oyuncusu için hayli ekstra özellikler. İyi çalışırsa yüzü dönük hücum ederek NBA'deki tüm uzunlara üstünlük sağlayabilir.

2.10 boyunda olmasına rağmen sadece 101 kilo olması ve NBA için minyon kalması ise bana göre gerçek bir problem değil. Lige adım atan her oyuncu, pozisyonu ne olursa olsun, deli gibi şişiyor zaten. Hele ki uzun oyuncuları düşününce, bir iki sene içinde Davis'in de yeterli kuvvet ve kalınlığa ulaşacağını düşünebiliriz.

Andre Drummond - Connecticut

Draft'ın en soru işaretli oyuncusu, Connecticut'ın 19 yaşındaki 2.13'lük pivotu Andre Drummond. Allah vergisi atletik yeteneklerinin yanı sıra Amerikalıların 'Freakish' dedikleri 2.29 luk kanat genişliği de bu kadar ilgi çekmemesinin en büyük sebebi. Daha liseden mezun olduğunda peşinden UCONN, Kentucky, Ohio State gibi üniversiteleri koşturmuş, bir yıl hazırlıkta takılıp taliplerini daha da arttırmıştı. Sonradan Michael Bradley'i feda ederek UCONN, onu kadrosuna katmıştı. Oyununda harika diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Ama ham bir potansiyel var. Geçtiğimiz sezonu 10 sayı, 7 ribaund, 2.7 blok ortalamalarıyla bitirdi. Drummond'ı seçmek büyük risk. Keza istenilen gelişimi gösteremezse bir Kwame Brown, Michael Olowokandi travması yaşatabilir. Ancak iyi çalışır, doğru coach ve sistem içinde gelişimini sürdürürse ligin elit pivotları arasına bu ismi de yazabiliriz. Acilen pivot bulması gereken Portland'ın kendisini seçebileceği konuşuluyor. Greg Oden vakasından sonra buna cesaret ederler mi onu bilemem. Ancak yeniden yapılanan bir takıma değil de oturmuş sistemi olan bir takıma gitmesi daha iyi olur.

Jeremy Lamb - Connecticut



Üç sene önce kimsenin NBA olmasını beklemediği Jeremy Lamb'in, bugün Lottery Pick olarak görülmesinin güzel bir hikayesi var. Liseden mezun olduğunda, NBA yetenek avcılarının uzuuuun listelerine dahi giremeyen Lamb, Connecticut'ın aldığı cezalar sebebiyle istediği oyuncuları alamamasından sonra burs alabilmişti. Takımın coachu Jim Calhoun, onu eski yıldızı Richard Hamilton'a benzetmişti. 

1.96 boyundaki shoooting guard, Huskies'i tek başına sırtlayan Kemba Walker'a yardımcı oyuncu olarak herkesi şaşırtmıştı. Kemba, NBA yolunu tuttuğunda takımın birinci dış skoreri rolü ona kaldı. Zaman zaman tercih sıkıntıları göze çarpsa da orta mesafe oyunu gerçekten takdir edilecek kadar iyi. Rip Hamilton'a benzetilmesinin en önemli nedeni de bu. Bir de cılız fiziği...

Hamilton'ın kolej zamanına kıyasla çok daha iyi bir üç sayı şutörü. Cılız fiziğinin de avantajıyla perdeleri iyi kullanarak yüksek yüzdeli orta mesafe şutları oyununun en güçlü tarafı. Potaya da gidebiliyor. Hatta göz yaşı damlasına benzer, Floater bir atışı da var ama bu fizikle NBA'de çembere giderken çok acı çekeceği kesin. Muhtemelen iyice güçlenmeden oralara pek girmeyecektir.

Vasat bir savunmacı olduğu söylenebilir. Bire bir savunmada fena sayılmaz aslında ama yardım savunmasını gerçekten geliştirmesi lazım. Ne olursa olsun, çalışkanlığı, azmi ve rekabetçiliği onu ligde tutunacak bir oyuncu yapacaktır.

Damian Lillard - Weber State




Lillard'dan bahsetmeden önce biraz okulu Weber State'ten konuşalım. Daha önce adı duyulmamış, NCAA turnuvasına bildiğim kadarıyla 2 kez kalabilmiş, NBA'e oyuncu vermemiş bir okul Weber State. Ancak bu sene adını oyunkurucusu Damian Lillard sayesinde biraz duyurmayı başardı. 

Damian Lillard, 1.90 boyunda çok iyi bir skorer. 1990 doğumlu. Bu sene NCAA'de sayı krallığında 24.5 ile ikinci sırada yer alan Lillard, yüksek şut yüzdesiyle de dikkat çekti. Takımının skor yükünü çekmesi bir yana, takımı oynatabilen de bir oyunkurucu. İşi de hayli zordu aslında. Çünkü takımın maç içinde kullandığı 25'den fazla seti var! Hem o setleri ezberleyeceksin, hem o setleri gerekli yerlerde oynatacaksın hem de takımın birinci skoreri olacaksın. Bence büyük iş. İyi bir penetreci ve çembere gittiği zaman bitiriciliği de çok iyi.

Savunma kısmında ise tablo o kadar aydınlık değil. Bire bir savunmada da yardım savunmasında da çok eksiği var. Geliştirmesi gereken ilk departman savunma. 

Karakteri de çok güçlü olan bir oyuncu. Ayağının kırıldığı dönemde, kendi isteğiyle tüm gün maç seyredip, oyun bilgisini geliştirmeyi amaçlamış. Çalışkanlığı ve rekabetçiliği coachu ve takım arkadaşlarının dilinden düşmüyor. Aile hayatına çok önem veriyor. Serserilikle uzaktan yakından ilgisi yok. İdeal sporcu anlayacağınız. Bence bu çocuk NBA'e hazır. İlerleyen dönemde Weber State'in göz bebeğinin ismini daha sık duyacağız.

Bu arada 3 tane Weber State maçı izlediğim için gözlemci lisansı almam gerektiğini düşünüyorum.

 Thomas Robinson - Kansas


Merakla beklediğim oyunculardan biri de Kansas'ın 2.10 boyundaki dev 4 numarası Thomas Robinson. İyi bir savunmacı ve harika ribaundçu olan Robinson, büyük ihtimalle ilk 3 sıradan seçilecek. Sadece savunmacı değil kendisi. İyi de bir çember altı skoreri. Çok güçlü olması ve atletizmi durdurulmasını çok zorlaştırıyor. Geçen sezon oynadığı 39 maçın 27'sinde double - double yapan, Jayhawks tarihinin 30 - 20 yapan ikinci oyuncusu olan Robinson, geleceğin parlak yıldızlarından biri. İlk sıradan seçme hakkı benim olsa, Robinson'ı ciddi ciddi seçebilirdim.

Bradley Beal, Harrison Barnes, Kostas Papanikolau, Marquis Teague, Austin Rivers, Perry Jones ve Doron Lamb yine dikkatimi çekenler. Drafttan önce onlarla ilgili de ayrıntılı analizi yapacağım.





21 Haziran 2012 Perşembe

Reto'ya Son Sözler

Şşşt Reto... Bir bakar mısın.

Tanımadın normal olarak. Ama hemen dikkat kesildin üzerimde çubuklu olduğu için. Bir iki şey söyleyeceğim.

Sampdoria'da oynarken dikktimi çekmişti disiplinli oyunun. O günden beri Football Manager, Pes hangi oyunu oynarsam oynayayım, sol bek lazım olduğunda ilk senin ismini aratıyorum ve transfer ediyorum. O günden beri istiyordum Fenerbahçe'ye transfer olmanı. Juventus'a transfer olduğunu duyduğuma ''Tamam dedim. Juve sol bekini buldu. Futbolu orada bırakır artık.'' Nedense şans vermediler orada. ''aklını kaybetmiş bunlar'' dedim kendi kendime.

Sonra bir gün gazetede Trabzonspor'un sana teklif götürüğünü okudum. Arkadaşlar takılmaya başladı hemen, ''Senin Reto Trabzon'a gidiyormuş.'' Güldüm sadece. Reto Ziegler'in piyasasını küçümsüyorsunuz, Trabzon'u reddeder dedim.

Bir de baktım ki Andre Santos'u gönderen, fellik fellik sol bek arayan Fenerbahçe'm, seni kiralık olarak kadrosuna katmış. Harbi sevindim. Çok iyi sol bek aldık, hayırlı olsun dedim herkese. Takdir ettiğim bir oyuncudan, sevdiğim bir oyuncuya dönüştün o zaman.

Sezona da tam herkese anlattığım gibi başladın. Yerini kaybetmeyen, ters kademelerde hata yapmayan, hücuma olabildiğince destek veren, vs vs... Sezon sonuna doğru performans hafif dalgalandı. Ama olsun. Oynanılan oyun değildi zaten bizim baktığımız. Sahada verilen mücadeleydi. Ben gördüm Reto.. Ben terinin son damlasına kadar mücadele ettiğini, her zaman dik durduğunu ve kavgamızda yanımızda durduğunu gördüm.

Aziz Yıldırım'ı daha önce görmüş müydün Reto? Bilir miydin nasıl bir ADAM olduğunu? Ama çabuk kavradın Türkiye'de neler döndüğünü. Hiç görmediğin Aziz Yıldırım'ı ziyaret ettin.

Lefter'i biliyor muydun Reto? Bizim efsanemizdir. Birçok yabancı oyuncu o efsane vefat ettiğinde Allah rahmet eylesin der, evinde takılırdı. Sen mabede koştun ama. Hem de en önde sırtladın tabutu. İçinden gelerek yaptın, gördüm ben.

''TOKİ Arena'da'' Kaptan'ın harika pasından sonra yuvarladın ya topu Muslera'nın yanından, he işte o zaman. Bir kat daha arttı sevgim.

Günler geçti, o son maç geldi, bir şekilde bitti. Bizde bir tabir vardır Reto, ''Ciğerden Ağlamak'' diye. Bilmezsin muhtemelen. Ama o maçın sonunda ağladın, hem de ciğerden. Gerek yoktu aslında. Ben yine gördüm senin de diğer arkadaşlarının da canını dişine taktığını. Ama o göz yaşları var ya, beni benden aldı. Hala düşününce duygulanıyorum bak.

Çok oyuncu gelip geçti Fenerbahçe'den. Bazıları ne zaman gitti, nereye gitti bilinmez, hatırlanmaz. Uche, Okocha, Rapajic, Luciano, Lugano, Hooijdonk gibi bazılarıysa hiç unutulmaz. Kaptan Alex de çoktan girdi o listeye. Bu adamların ortak noktaları ''Fenerbahçeli olmaları.'' Herkese nasip olmaz bu sıfat. Takımdan ayrıldığında ya da futbolu bıraktığında ''Fenerli Hooijdonk, Fenerli Alex'' diye anılmak ne onur değil mi Reto?

Oynadığın süre benim için hiç önemli değil. Yabancı sınırı filan boşver sen onları, takma kafana. Ben seni de o listeye yazdım. Şşşt Reto, doğru duydun. Sen artık Fenerbahçelisin. Yolun açık olsun. Karakterine yakışır bir hayat dilerim, Fenerli Reto!