Perry Jones - Baylor
Draft'ın en heyecan verici oyuncularından biri Perry Jones. Nedeni de çok açık. Kendisi 2.11 boyunda ve 3 numara oynayabiliyor! 2.11... Boyuna rağmen müthiş bir top hakimiyeti var. Değme guardlara taş çıkartacak cross-over lar gördüm kendisinden. Aynı zamanda fantastik bir atlet. Uzun kollara sahip, ayakları çabuk... Şimdi bu kadar ekstra özelliği var kaçtan seçilecek diye sorarsanız, muhtemelen lotaryanın dışında kalacak. Çünkü kendisiyle ilgili soru işaretleri de hayli fazla.
Atletizm ve fiziğini düşündüğümüz zaman ribaund ve blok istatistiklerinde çok iyi rakamlara ulaşması beklenir. Ancak özellikle blok işinde yetersiz. Ribaundlarda da beklediğiniz kadar etkili değil. Sert oyunculara karşı zorlanıyor. Teması pek sevmiyor, itiş kakışa gelemiyor. Perry'nin 3 oynamak istemesi bir yana, NBA scoutları onun 4 numarada daha verimli olacağını düşünüyor ve muhtemelen de kariyeri boyunca 4 numara oynayacak. Aslına bakarsanız tam da 4 numara. Orta mesafe şutu var, ayakları çabuk, top hakimiyeti mükemmel...İster pick&roll oyna, ister bire bir oynat. LaMarcus Aldridge'in tercih ettiği o dönerek atılan fade away shot ları da atabiliyor (Aldrigde kadar efektif değil tabi) Yalnız savunmada yumuşak kalabiliyor ve sert uzunları box out ettiğini daha görmedim.
Tüm bunların yanı sıra karakter konusunda da şüphelerim var Perry'le alakalı. İyi bir rekabetçi değil bana göre. Ben zahmet edip, Baylor maçları seyrediyorum, beyefendi maç seçerek oynuyor. Yok ya! Böyle olmaz Perry'ciğim! Çalışkan bir oyuncu da diyemem. Keza iki senelik kolej kariyerine baktığımızda hiçbir istatistikte gelişme kaydetmedi.
NBA'de benzetebileceğiniz birçok oyuncu var. Chris Bosh mesela. Ama şutu Bosh kadar istikrarlı değil. Lamar Odom'a da benzetebilirsiniz. Ama Odom kadar iyi ribaundçu değil. Belli yönlerden Andrei Kirilenko'ya benzetebilirsiniz ama onun kadar iyi ribauntçu ve blokçu değil. Bunlar iyi örneklerdi. Jonathan Bender, Anthony Randolph gibi daha düşük profilli oyuncular gibi de ilerleyebilir kariyeri. Kısa kesersek, yakın gelecekte smaç yarışmalarında göreceğimiz kesin olan, vasat üç sayı, iyi orta mesafe atabilen, tarihin gördüğü en elit atletlerden Perry Jones, alınması gereken bir risk.
Austin Rivers - Duke
Doc Rivers'ın shooting guard oğlu Austin Rivers... 1.98 boyunda. Henüz lisedeyken, hücumdaki özellikleriyle NBA çevrelerinin dikkatini çeken bir oyuncuydu. Hatta kendisinin Florida Üniversitesi'ni seçeceği, bu yüzden Doc Rivers'ın da Miami Heat'in başına geçeceği bile düşünülmüştü bir dönem. İkisi de olmadı. Doc Rivers, Celtics'de kalmaya devam etti, genç Austin de Duke'un yolunu tuttu. Yakından takip etmeyenler için Duke ile ilgili kısaca bilgi verelim. Kolej basketbolu sevenlerin büyük çoğunluğunun sevmediği bir kolej Duke. Ama NCAA tarihinin en başarılı okullarından biri. Ama Duke'tan bahsederken North Carolina'dan da söz etmeden olmaz. Birbirine 15 dakika mesafedeki bu iki okul arasında Fenerbahçe - Galatasaray tarzı bir nefret mevcut. North Carolina'dan, halka daha yakın olan şerefli devlet okulu diye bahsedebiliriz. Duke ise daha aristokrat, kibirli bir özel okul gibi değerlendirilebilir. (Bence öyle) Kolej basketbolu oynayan her oyuncu bu rekabetin bir parçası olmayı hayal eder, çok azı hayallerini gerçekleştirebilir. Austin Rivers, bu hayali gerçekleştirdi. Hem de öyle böyle değil. Takımı Duke son saniyelere 2 sayı geride girdiğinde, topu alıp 2.13 lük bir oyuncunun üzerinden üçlük sokup, deplasmanda takımınıza galibiyet getirmek...Çocukken hayal kurduğunuzda gerçekleşebilecek bu senaryoyu reale taşıdı Austin.
Oyuncu özellikleri de bir hayli etkileyici Rivers'ın. Harika bir skorer. Şutu ön plana çıksa da dribling üzerinden kendi atışını da yaratabilen ve top hakimiyeti NBA seviyesinde bile az oyuncunun sahip olduğu cinsten. Sanki yoyo oynar gibi dribling yapabiliyor. NBA'de Monta Ellis'e benzetilebilir. Ancak Ellis kadar tek yönlü bir oyuncu değil. Gerektiğinde takım arkadaşlarını oyuna katmayı becerebilen ve bunu düşünebilecek kadar oyun aklı gelişmiş bir oyuncu. Baskıya karşı oyunkurucusuna top getirmekte de yardım edebilir. Çok yönlü, her takımın isteyeceği bir yetenek. Orijini de iyi. Sonuçta NBA tarihine adını yazdırmış bir oyunkurucunun oğlu.
Savunma yönü hücumuna göre zayıf. Topsuz oyuncuyu kovalamayı beceremiyor. Ancak rekabetçiliği ve oyun zekasının üst seviyede olması bu yönünü de geliştirebileceği izlenimi uyandırıyor bende. İlk 10 sırada seçilmesine kesin gözle bakıyorum. İlerde de adından çok fazla bahsedeceğimiz kesin.
Doron Lamb - Kentucky
NCAA turnuvasını zaferle kapatan Kentucky'nin keskin şutörüydü Doron Lamb. Takımının yıldızı olmadığı kesin ama benim en dikkatimi çeken oyunculardan biriydi. Özellikle NCAA Finali'nde Kansas'ı devirirken attığı 22 sayı ve oynadığı oyun hayli parlaktı. 1.98'lik shooting guard, anlam veremediğim şekilde tüm mock draftlarda 2.tura yazılmış. Draft gecesi bunun değişeceğini düşünsem de kafalarda soru işareti yaratacak birkaç özelliği olduğunu da kabul ediyorum. Öncelikle Brooklyn'in bağrından kopan Lamb, serseri diyebileceğimiz bir adam. Sokaklardan, salona entegre olmuş ama köklerini, geninden atamamış bir oyuncu. Ancak bu özelliği takım içinde bazen sıkıntı yaratabilecek olsa da saha içinde kaybetmeyi, yere düşmeyi asla kabullenmemesi gibi artılarda getiriyor. Bu kadar aşağılara yazılmasının bir sebebi de savunmada çok savruk olması. Ne yaparsa yapsın çok iyi bir savunmacı olamayacak. NBA benzerlerini düşündüğüm zaman aklıma ilk OJ Mayo geldi. Ben Gordon'a da benzetilebilir. Eğer ikinci tura kalırsa, seçen takım büyük bir piyango kazanacak bana göre. Elit bir şutör olacaktır.
Marquis Teague - Kentucky
Yine bir Kentucky'li karşımızda. Bu sene en çok Kentucky'i izlememin de bir etken olduğuna kabul ama oyuncular da hayli etkiledi beni açıkçası. Marquis Teague de onlardan biri. Üst düzey bir atlet. Harika bir savunmacı ve üst düzey bir penetreci Marquis. Ama beni en çok etkileyen özelliği cesareti. Maç sonlarında sürekli sorumluluk alması ve genelde başarılı olması çok şaşırtıcı. Tüm maçı felaket oynasa bile son iki dakikayı ortalamanın üzerinde oynayacağı kesin. Özel bir karakter. Rekabetçiliği ve kaybetmeyi kabullenmemesi çok önemli özellikler. Atlanta Hawks'lı ağabeyi Jeff Teague ile kıyaslanıyor normal olarak. Jeff'den iyi savunmacı ve daha iyi şutör olduğunu söyleyebilirim. İstikrarlı değil ama daha iyi şutör. En azından güvenerek atıyor.
Gücü ve uzun kolları sayesinde NBA'deki oyunkuruculara önümüzdeki yıllarda çok çok zor anlar yaşatacak Marquis. Ancak takımı oynatmak konusunda önemli soru işaretleri de var kendisiyle alakalı. Bildiğimiz saf oyunkuruculardan değil. Yanında Hidayet Türkoğlu gibi oyuna yön verebilecek bir oyuncu olması iyi olur. Ancak bu eksiğine rağmen deliciliği ve korkusuzluğu ona hücumda kısıtlı oyuncu kimliğinden kurtarıyor onu. İlk turda 20'li sıralarda seçilmesi bekleniyor. Kim seçerse seçsin, pişman olmayacaktır. Dikkatle izlemeye devam edeceğim bir oyuncu. İlerde muhtemelen en iyi savunma beşlerinde göreceğiz kendisini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder