25 Ağustos 2012 Cumartesi

Kocaman Umutlarımız 10'suz Yarım Kalır Aziz Başkan

Fenerbahçe taraftarına huzur haram. Sözde şike olayları, UEFA sopaları, cart curt derken son olarak Alex De Souza krizi patlak verdi. Ne oldu, ne bitti kimse tam anlamıyla bilmezken, herkes birilerine saldırmaya başladı.

Benim anladığım kadarıyla, olayın çıkış noktası Alex'in attığı bir tweet. Brezilyalı ya da Portekizce konuşan biri neden oynamadığını sormuş, Alex de Portekizce kıskançlık diye yanıtlamış. -mış diyorum çünkü ne atılan tweeti gördüm, ne çevirisini yaptırdım. Sonra Alex kadro dışı kaldı ve sorulan sorular üzerine Türkçe olarak mutsuzum dedi. Ve sorun büyüdü büyüdü, krize döndü. Ben şimdi münferit bir taraftar olarak düşüncelerimi, duygularımı yazacağım.

Alex'in ''kıskançlık'' gibi bir şey yazdığına hala ikna olmasam da yaptığı şey yanlış. Elbette twitter hesabından  istediğini yazmakta özgürsün. Ama herkesin yazdıklarını görebildiği bir ortamda, hocanın gündeme geleceği şeyler yazmak yanlış. Aykut Hoca'yı direk olarak hedef göstermedi belki ama ''Kadroda olmadığımı biliyorum, Hocanın kararı, Mutsuzum ama devam'' şeklinde konuştuğunuz zaman ister istemez spekülasyon oluyor. Alex'in huzursuz olduğunu, Aykut Hoca'nın onunla ilgili sorunları olduğuna kabul. Keşke bunları hocayla direk konuşarak, olmuyorsa yönetime giderek, bir şekilde takım içinde çözseydi ve taraftar ile şerefli(!) medyaya yansımasaydı.

Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Alex, kişiliğiyle ve davranışlarıyla rakip takım taraftarlarının bile örnek olarak gösterdiği, sevdiği bir oyuncu. Büyük egosu sebebiyle başkalarına büyüklük taslayan filan bir adam hiç değil. Uyumlu bir karakter... Tek yönlü bir kriz çıkartacak bir insan değil kısacası. Bazı şeyleri söylüyorsa, huzursuz ve hatta mutsuzsa bunun önemli bir sebebi olmalı. Bir iki maç yedek kaldı diye çıkmamıştır bu tantana. Daha önce de yedek bırakmıştı Alex'i Aykut Hoca. O zaman hiç böyle bir şey olmamıştı. Gazeteler bağırmış, çağırmış Alex de Aykut Hoca da aralarında bir sorun olmadığını söylemişti. Bu kez durum farklı. Demek ki Alex'in çok rahatsız olduğu bir şeyler var.

Açıkçası Aykut Kocaman'ın, Alex De Souza'yı ilk günden beri takımda görmek istemediğini düşünüyorum. Oynatmak istediği sistem olan 4-3-3'ü Alex ile oynamasına imkan yok. Ama öyle bir performans sergiliyor ki Alex, yıllardır onu denklemin dışında bırakamadı bir türlü. Alex'in kontratını da ''Şimdi Alex'i  göndersem, olası bir başarısızlıkta taraftarın tepkisinin önüne geçemem.'' düşüncesinin Aykut Kocaman'ın kafasında olduğu için uzattığını düşünüyorum. İster paranoyak olduğumu düşünün, ister içimin fesat olduğunu. Böyle hissediyorum. Alex'i takımdan göndermek istiyorsanız, kontratı bittiğinde kendisine teşekkür edersiniz, taraftar da Alex'e yakışan bir uğurlama yapar ve yollar ayrılır. Oyuncuyu küstürerek, mutsuz ederek olmaz o iş. Hele hele Alex'e hayatta olmaz.

Gaziantepspor'u 3-0 yendiğimiz maçta, tribünlerden ''Aykut Söyle Alex Nerede'' tezahüratları yükseldi. Alex'in kadro dışı olmasına ben de üzüldüm ve eleştirdim. Ancak sahada Alex olmasa da 11 çubuklu giyen oyuncu mücadele ediyor. Bu tepki, maçın oynandığı sırada verilecek bir tepki değil. Sahadaki oyunculara haksızlık. Bir de ''Aykut'' ne demek arkadaşlar! Mahalle arkadaşınızla mı muhatap oluyorsunuz. Saygısız bir hitap bu. Ne kadar eleştirsek, yönetiminden mutlu olmasak da sonuçta Aykut dediğiniz adam koskoca Aykut Kocaman! Hem sahadaki oyunculara hem de teknik direktörümüze haksızlık ve saygısızlık bu. Maç sırasında tribün, ''Destek yeridir.'' Tepkinizi gerekirse hafta içi bir gün toplanıp, tesislere giderek dile getirir, gösterirsiniz. Sonraki maçlarda böyle bir durum olmamasını diliyorum.Takıma olumsuz yansır çünkü.

Buraya kadar bir şekilde gelindi. Artık bu durumu en az hasarla atlatmak gerek. En kısa zamanda bu olayların, takıma zarar vermeyecek şekilde noktalanması lazım. Bunun da sağlıklı tek yolu var bana göre. O da Başkan Aziz Yıldırım'da bitiyor. Başkan, zamanında Alex ıslıklanırken, tek başına ayağa kalkarak onu alkışlamış, Alex'e sahip çıkmıştı. Şimdi bir kalemde Alex'i sileceğini zannetmem. Başkan Alex ve Aykut Hoca ile konuşmalı, sorunlarını net olarak dile getirmelerini sağlamalı, aile içinde sorunları çözmeli ve basın toplantısı yapmalı. Ortada Aziz Yıldırım, bir yanında Aykut Kocaman, bir yanında Alex De Souza, o basın toplantısında taraftarı ''doğru şekilde'' bilgilendirmeli, kırgınlıklar varsa bir an önce bitmeli.

Allah korusun, işler istediğimiz gibi gitmez, Alex ile yolları ayırma kararı verilirse, çok üzülürüm. Alex gitti diye değil, bu şekilde dargın ve mutsuz gitti diye... Oynadığı dönem boyunca, aldığı her kuruşun hakkını veren, yeri geldiğinde takımını tek başına sırtlayan, hem oyunuyla hem karakteriyle Lefter'in 10 numaralı formasını layığıyla taşımış, yerli - yabancı Fenerbahçe tarihinde oynamış en büyük oyunculardan biri olan bir oyuncu, taraftarın gözünde hedef tahtası haline getirilerek, hak etmediği şekilde takımdan gönderilmemelidir. Ben bir taraftar olarak bunu kabul edemem.

Sonuç olarak, bu olayın istenilen şekilde kapanacağını tahmin ediyorum. Alex de Aykut Kocaman da her türlü problemi konuşarak çözebilecek, iyi insanlar. Bir gün ne Aziz Yıldırım ne Alex ne de Aykut Kocaman kalacak. Hepsi gidecek, sadece Fenerbahçe kalacak. Ama tarihimizde iz bırakmış, efsane olmuş isimlere karşı vefa da Fenerbahçeliliğin özelliklerinden biridir. En azından benim için... Alex de Aykut Hoca da bizim değerlerimizdir. Kendi içimizde onları yıpratmayalım. Kendimizi de tabi ki... Artık taraftar olarak bizim de biraz huzura ve dinlenmeye ihtiyacımız var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder