TÜM TERSLİKLERE RAĞMEN
THY Euroleague'de
Top 16'nın üçüncü haftasında Fenerbahçe, sahasında, yenilgisiz Lokomotiv
Kuban'ı ağırladı. Fenerbahçe'nin hedeflediği grup liderliği için en ciddi rakip
olarak gözüken Kuban'ı mağlup etmek büyük önem taşıyordu.
Maça girmeden
önce maçın hakemleriyle ilgili bir şeyler yazmak istiyorum. İspanyol Juan
Carlos Garcia Gonzalez, Yunan Spiros Gkontas ve Hırvat Tomislav Hordov, uzun
zamandır Euroleague'de gördüğüm en kötü yönetimi sergilediler. Birçoğu
Fenerbahçe aleyhine çalınan kolay faul düdükleri, steps olmayan pozisyonda
hatalı yürüme çalıp, çok net stepsleri atlamaları, faul yapılan oyuncuyu
"aldatmaya yönelik hareket yapma teknik faul çalarım" diye
uyarmaları, deplasman takımını ezdirmeme kafasına girip düdüklerdeki standardı
kaybetmeleri... Her şeyiyle rezalet bir maç yönettiler ve maçın önemli
aktörlerinden biri oldular. Buna rağmen onlara odaklanmayı yanlış bulduğum için
bu kadarla yetineceğim.
İki takımın da bu
maçı herhangi bir Euroleague karşılaşması gibi görmeyip, rakiplerine özel
önlemler aldıklarına şahit olduk karşılaşmanın başında. Lokomotiv Kuban,
Fenerbahçe'yi hücum düzeninden uzaklaştırabilmek için -çabuk ayaklı uzunlarının
da avantajıyla- her perdelemede adam değiştirerek rakibin kafasını karıştırmayı
amaçlıyordu. Bartzokas'ın bu stratejisi gerçekten de işe yaradı. Fenerbahçe,
ters eşleşmeleri kullanmaya o kadar odaklandı ki hücumdaki akıcılığı kaybetti.
Çember altında Vesely ve Udoh'la sayılar bulmasına rağmen top trafiği ve topsuz
hareketten vazgeçti ev sahibi takım. Fenerbahçe ise bütün planını Malcolm
Delaney'i oyuna sokmamak üzerine kurmuştu. Topsuz oyunda Delaney'e top
aldırmama savunması yapan Fenerbahçe, topla buluştuğunda ise baskı yapıp,
kullandığı perdelemelerden sonra da ikili sıkıştırma uygulayarak topun ABD'li
oyuncunun elinden çıkmasını istedi. Zeljko Obradovic'in stratejisi de işe
yaradı ve Delaney'nin etkinliği büyük ölçüde sınırlandı. Yalnız Victor Claver
ve hiç hesapta olmayan Sergey Bykov'un etkili oyunu, maçın başında Kuban'ın
hücumda sorun yaşamadan devam etmesini sağladı. Kuban üstünlüğüyle başlayan ilk
çeyreğin ortalarına doğru, taraftarın da devreye girmesinin etkisiyle, dengeyi
kuran Fenerbahçe, skorda üstünlüğü de ele geçirdi. Zubkov'un son saniyede kaçan
şutu tiplemesiyle ilk çeyrek 20-18 sarı lacivertlilerin üstünlüğüyle geçildi.
İkinci çeyrekte
denge Kuban lehine bozulacaktı. Rotasyonların başlayıp Kostas Sloukas, Ricky
Hickman ve Pero Antic'in aynı anda sahada olduğu dönem, bizim için çok iyi geçmedi.
Sakatlığı sebebiyle Kızılyıldız maçını kaçıran Sloukas, bu maçta da inanılmaz
bir konsantrasyon eksikliğiyle sahaya çıkmış gibiydi. Yaptığı top kayıpları
Kuban'ın ritim bulmasına neden oldu. Bu dönemde hücum hiçbir şekilde işlemezken
savunmadaki sertlik de kayboldu. Bu sebeple Bobby Dixon ve Bogdan Bogdanovic
fazla dinlenemeden oyuna dönmek zorunda kaldı. İlk yarının sonuna doğru Kuban,
Draper, Claver, Singleton ve Broekhoff'dan gelen 4 üçlükle farkı çift hanelere
çıkardı. Bu bölümde Malcolm Delaney kenardaydı ve Fenerbahçe savunması
Delaney'e o kadar konsantreydi ki o kenardayken ne yapacaklarını şaşırmış
gibilerdi. 8/16 üçlük atarak ilk yarıyı kapatan Kuban, soyunma odasına 45-37
önde gitti. Bu çeyrekte Fenerbahçe potasında tam 27 sayı gördü.
İlk yarıda
Georgios Bartzokas'ın planı tıkır tıkır işlemişti. Fenerbahçe hücumunu başarılı
kılan şeyin top paylaşımı ve dolaşımı olduğunu iyi tespit eden Yunan koç, adam
değişmeli savunması sayesinde Fenerbahçe'yi alışık olduğu düzenin dışına
çıkarmayı başarmıştı. İlk yarı boyunca boyalı alandaki üstünlüğü kullanmaya
odaklanan Fenerbahçe'de iç dış dengesi bozulmuş, kısa oyuncular maça
girememişti. Kafada sürekli avantajlı eşleşmeyi kullanmak olunca topu hareket
ettirmeyi ve diğer oyuncuların topsuz hareketini bir kenara bırakan sarı
lacivertliler, sürekli dengesiz atışlara kalıp rakibin ekmeğine yağ sürmüştü.
Kuban tarafında da Claver'in muhteşem hücum performansı, Malcolm Delaney'nin
etkisiz oyununa rağmen skor üretiminin sekteye uğramamasını sağladı.
İkinci yarıda bir
şeyleri değiştirmesi gerektiği gün gibi ortada olan Koç Obradovic, üçüncü
çeyreğe Jan Vesely ve 3 faullü Luigi Datome yerine ilk yarının en kötüsü Kostas
Sloukas ve Pero Antic'le başladı. Dixon, Sloukas ve Bogdanovic'le topa baskıyı
arttırmaya çalışan Fenerbahçe'de, Delaney'e karşı alınan önlemler sürüyordu.
Fenerbahçe savunması sertleşmesine rağmen hakemlerin tutumunun da yardımıyla
her sıkıştığında faul çizgisine gelen Kuban, farkın azalmasını önlüyor ama
açamıyordu.Maç, 8-9 sayılık Kuban üstünlüğüne kitlenmiş gibiydi. Üçüncü periyot
skoru da 15-14 Kuban lehineydi ve son çeyreğe 60-51 girildi. Zeljko Obradovic,
Jan Vesely ve Luigi Datome'yi neredeyse tüm üçüncü çeyrek boyunca kenarda tuttu
ve onları maç sonuna sakladı. Çünkü kafasında değişik bir plan vardı.
Fenerbahçe son
çeyreğe Kostas Sloukas, Bogdan Bogdanovic, Luigi Datome, Nikola Kalinic, Jan
Vesely beşiyle başladı. Bu beşte yer alan oyuncuların ortak özellikleri, bire
bir dış oyuncu savunabilmeleri. Fenerbahçe son çeyrekte savunma tarafında her
perdede adam değiştirmeye, ters eşleşmeyi yakalayan uzuna top indirildiğinde de
zayıf taraftan yardım getirmeye başladı. Tıpkı geçen sezon Bjelica ve Vesely
aynı anda sahadayken yaptıkları gibi... Bu savunma, Lokomotiv Kuban'ın kafasını
karıştırmak için yeterliydi, ev sahibi ekip üst üste hücumlarda rakibini eli
boş göndermeye, top kayıplarına zorlamaya başladı. Bu savunma stratejisinin
geçen sezondan tek farkı, Vesely üç sayı civarında kısa savunurken, arkada
ribaundları armut toplar gibi toplayan bir Nemanja Bjelica olmamasıydı. Ribaund
almakta zorlansa bile bu beş, oyunun kontrolünü almayı başardı. Datome ve
Vesely’nin uzunca bir süre kenarda beklemesi son çeyrekte anlam kazanmıştı.
Yukarıda bahsettiğim savunmayı yapabilmek için bu iki oyuncunun, özellikle de
Vesely’nin, mutlaka sahada olması gerekiyordu. Tüm dördüncü periyot sahada
kalacaklarını düşünerek, onlara ekstra bir dinlenme şansı yaratmak istedi
Obradovic, planı da kusursuz işledi.
Hücum tarafında
da bazı değişiklikler vardı. Bogdan Bogdanovic, koçundan aldığı güvenle ısrarla
sorumluluk almaya başladı. İlk yarıda ters eşleşme yakalayan kısalar topu
durdurup ritimsiz hücum etmişlerdi. Bogdanovic, ikinci yarı boyunca karşısında
uzun oyuncu gördüğü her pozisyonda erken atak etti ve rakip savunma dengesini
bulamadan çembere yöneldi. Attığı turnikeler, üçlükler ve serbest atış
çizgisinden bulduğu sayılarla büyüdükçe büyüyen Bogdan, Fenerbahçe'yi maça
ortak etti. Son çeyrekte en büyük yardımcıları da Jan Vesely ile çok kritik
hücumlarda hayati basketler atan Luigi Datome idi.
Ne var ki bu
gece, biraz tersliklerin gecesiydi.
İlk çeyrekte Ekpe
Udoh'un iki faul alması,
Kenardan gelen
oyuncuların maça girememesi,
Delaney devre
dışı olmasına rağmen Claver başta diğer Kubanlıların inanılmaz yüzdeyle üçlük
atması,
Datome'nin devre
olmadan üç faule ulaşması,
Euroleague'in iyi
serbest atış atan takımlarından biri olmamıza rağmen çizgide zorlanmamız
Hakemlerin saçma
sapan yönetimi, çaldıkları kolay fauller,
Bir sürü şey üst
üste geldi. Belki de bir iç saha maçında olmasını istemeyeceğiniz şeylerin
%80'i başına geldi bu karşılaşmada Fenerbahçe'nin. Ancak en yıkıcısı, 6 sayı
öne geçtiğimiz sırada maçın yıldızı Bogdan Bogdanovic'in Broekhoff'un üç
sayılık atışı esnasında faul yaparak oyun dışı kalmasıydı. Hem de o şut
isabetli de oldu ve 4 sayılık oyuna dönüştü. Fenerbahçe, kalan bir dakika otuz
yedi saniyeyi, saha içi lideri Bogdanovic olmadan oynamak zorundaydı. Ve fark
sadece ikiydi. Hemen bu dört sayılık oyunun ardından Fenerbahçe çember altında
topu Vesely'e indirirken faul yapıldı. Jan Vesely ilk atışını sayıya çevirdi,
ikincisi kaçtı. Ancak ribaund için koşarak gelen sahanın en kısa ama yüreği en
büyük oyuncusu Bobby Dixon, topu Datome'ye kazandırmayı başardı ve bu sekanstan
3 sayıyla çıkıp skoru 79-74'e getirdik. Sonraki hücumda Kuban eli boş dönse maç
bitecekti. Ama dedim ya, tersliklerin gecesiydi işte. Maç boyu harika savunulan
ve çok yıpranan Malcolm Delaney, mucizevi bir üçlük göndererek farkı bir kez
daha iki sayıya indirdi. Devamındaki hücumda yine Vesely'nin sırtı dönük
hücumuna başvurdu Fenerbahçe, Ancak ilk yarıdaki statik hücumdan eser yoktu,
top içeri girdi, dışarı çıktı, Sloukas tekrar penetre etti ve boş pozisyondaki
Vesely'e turnikeyi attırdı. Devamında Delaney'nin serbest atışları farkı ikiye
indirse de, kalan 25 saniyede taktik faul yapmak durumunda kaldı Kuban. Çizgiye
gelen Bobby Dixon hata yapmayınca Fenerbahçe çok zor ve önemli bir maçtan
galibiyetle ayrıldı.
Fenerbahçe'de
dört oyuncu çift haneli sayılara ulaşırken, Bogdan Bogdanovic 18 sayıyla
takımın en skorer ismi oldu. Jan Vesely 17, Luigi Datome 16, Bobby Dixon da 13
sayı üretti. Konuk ekip Lokomotiv Kuban'da ise Victor Claver attığı 21 sayıyla
maçın en skorer oyuncusu oldu. Geçtiğimiz iki haftanın yıldızı Malcolm Delaney
9 saha içi denemesinde sadece 2 isabet bulabilirken 12 sayıda kaldı. Draper ve
Singleton, Kuban adına 10'ar sayı üretti.
Euroleague'in
dördüncü haftasında Fenerbahçe, Darüşşafaka Doğuş deplasmanına giderken,
Lokomotiv Kuban da evinde -bu haftanın kaybedenlerinden- Panathinaikos'u
ağırlayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder