Dusan Ivkovic ve Zejiko Obradovic... Euroleague'in en iyi koçlarından ikisi... Yıllardır, sezon sonu yaklaşırken bu iki isimden birinin -hatta bazen ikisinin birden- Türkiye'ye geleceği yazılır çizilir. Bugüne kadar genelde gazete satmak ve tıklanmak için yapılan bu haberler gerçeğe dönüşmedi. Bu sezon da istikrar bozulmadı ve mayısa girilir girilmez iki isim yeniden gündeme geldi. Ancak bu kez gerçekleşme ihtimali daha fazla görünüyor.
Fenerbahçe Ülker, sezona çok iddialı şekilde girmiş; Tüm Avrupa'da Euroleague yazarlığı yapan insanlar, Fenerbahçe'yi en güçlü Final Four adayları arasında göstermişti (Ben de dahil). Ne yazık ki beklediğimizin tam aksine bir görüntü verdi Fenerbahçe Ülker. Euroleague'de rezillik seviyesinde bir fiyasko ve Türkiye Ligi'nde vasat bir performans... Simone Pianigiani'nin görevine çok önceden son verildi. Takımın başında şu an Ertuğrul Erdoğan var ancak uzun süre orada kalma ihtimali çok düşük.
İşte burada devreye, Euroleague'in en kariyerli ve boşta iki koçu devreye girdi. Fenerbahçe, Pianigiani'yi sezon başında göreve getirse de ilk tercihin Zejiko Obradovic olduğu bir sır değil. Fenerbahçe ligde şampiyon bile olsa -ki bu ihtimal şu an imkansız görünüyor- Ertuğrul Erdoğan ile devam edilmesini beklemiyorum. Yine ilk başvurulacak isim, Obradovic olacaktır. Yazılanlara göre şimdiden temaslar başlamış. Ancak Obradovic'in menajeri daha 2 hafta önce "Sezon sonuna kadar hiçbir takımla görüşmeyeceğiz" açıklaması yapmıştı. Obradovic'in prensiplerine çok bağlı bir insan olduğunu biliyoruz. Çok iyi teklifler almasına rağmen, "Ben sezon ortasında takım almam" diyerek, gelen bütün takımları anında reddetmişti. Eğer sezon sonuna kadar kimseyle görüşmem diyorsa, GÖ - RÜŞ - MEZ! Ya haberleri yapan arkadaşlar "yanlış bilgilendirilmiştir" ya da menajeri kendi kafasına göre konuşmuş, Obradovic'in fikrini almadan böyle bir açıklama yapmıştır ki hiç sanmıyorum.
Dusan Ivkovic ile de görüştüğümüz, hatta İstanbul'a getirdiğimiz de yazıldı bazı yerlerde. Arkadaş sohbetlerinde de Ivkovic mi Obradovic mi tarzında konular açılınca, bir karşılaştırayım istedim. Ivkovic'le ilgili kafamda büyük, çok büyük soru işaretleri var. Önce oradan başlayayım.
Dusan Ivkovic, benim en çok saygı duyduğum ve en iyi olduğunu düşündüğüm koçtur. Geçtiğimiz yıl Olympiakos'u Euroleague şampiyonluğuna taşımasıyla birinci sıradakini yerini iyice sağlamlaştırdı. Ancak Olympiakos'tan ayrılırken, "Uzun yıllardır çalışıyorum. Artık biraz dinlenmek istiyorum. Yaşım 69, artık kulüp takımı yerine, milli takım çalıştıracağım" şeklinde açıklamalar yapmıştı. Kulüp takımı çalıştırmak, gerçekten zor bir iş. Bir Euroleague takımı, -Top 16'nın uzamasıyla birlikte- uzun süre 3 günde bir maç yapmak durumunda. Bu da her 3 günde ya da en geç 5 günde bir deplasman demek. Maç içi yoğunluğu, beyin yorgunluğu, seyahat temposunu düşündüğünüzde Ivkovic'in 70 yaşında bu yükün altına girmesi negatif olabilir. Ayrıca yaşının ve çok uzun yıllardır çalışmasının da etkisiyle eski heyecanının olmama ihtimali çok yüksek.
İki koçun -haddim mi bilmiyorum ama- karşılaştırmasını yaparak, hangisinin Fenerbahçe Ülker için daha ideal isim olduğunu da düşündüm. Şöyle tek tek maddeler halinde yazmam gerekirse;
- Dusan Ivkovic, elindeki malzemeden maksimum verimi almak konusunda usta bir koç. Oyuncuların iyi yaptığı şeyler üzerine odaklanıp, o özelliklerini en keskin şekilde kullanmalarını sağlayan tipte bir koç. Zejiko Obradovic ise "öğretmen" diye niteleyebileceğimiz, oyuncularına ekstra özellikler kazandırabilen ve rakipleri bu şekilde şaşırtabilen bir koç. Örneklemek gerekirse; yıllar boyu Ivkovic'in yanından ayırmadığı Marko Keselj, zaman içerisinde en iyi yaptığı iş olan üç sayı şutörlüğünü çok yüksek seviyelere taşıdı ve bu yönde kullanıldı. Ancak oyununa ne bir penetre ne de sırtı dönük oyun ekledi. Obradovic'in elinden geçen Stratos Perperoglou ise genç takımdan A takıma geldiğinde, atlet ve potansiyelli bir üç numaraydı. Hiçbir özelliği mükemmel seviyeye çıkmamış gibi görünse de oyununa hem şut hem top kontrolü ekledi hem de Avrupa'nın en iyi sırtı dönük oynayan kısalarından birine dönüştü. Kısaca ilk madde: Ivkovic oyuncuların iyi yaptığı şeyleri keskinleştirir, Obradovic oyuncularına yeni şeyler de katar.
- Ivkovic de Obradovic de sert mizaçlı koçlardır. Sahada istediklerini göremedikleri zaman, memnun kalmadıkları oyunculara bunu direk söylerler. Ancak Ivkovic -belki yaşının etkisiyle- son dönemde daha babacan bir görüntü sergiliyor. Obradovic ise kırmızı gören boğa gibidir. Zaten hep sinirlidir ama bir şeye çok kızdığında ciddi ciddi azarlar, bağırır, yüzü renk değiştirir, ağır şekilde eleştirir. Çok saygın bir isim olduğu için oyuncular genelde Obradovic'e bir şey diyemez ama kadronuzda çok sivri, koça cevap verme eğilimi olan oyuncular varsa Obradovic'le sorun yaşayacağı ve genelde bench'in en sonunda oturacağı kesindir.
- Oyuncu yönetimi konusunda farklıdır bu iki isim. Ivkovic, kendilerini kayıtsız şartsız koça emanet eden oyuncularla daha başarılıdır. Hatırlarsak, 2010 - 2011 sezonunda tarihinin en pahalı kadrosunu kuran, yıldızlarla bezeli Ivkovic'in Olympiakos'u, Simone Pianigiani'nin Montepaschi Siena'sına çeyrek finalde kaybederek elenmişti. Bir sonraki sezon, çok çok daha mütevazi bir kadroyla Ivkovic, takımını şampiyonluğa götürmüştü. Obradovic'in ise yıldız yönetimi bana göre daha başarılı. Büyük isimli oyuncuların sadece sizin istediklerinizi yapmasını bekleyemezsiniz. Sorumluluk almak, oyunda değişiklikler yapmak isterler. Obradovic, hem bu oyuncuların plana sadık kalmasını hem de belli seviyede serbestliği nasıl kullanacaklarını oyuncularına, yıldızlarına daha iyi aşılar.
- Bu iki ismi, maç içi hamlelerde karşılaştırmak mantıksız olur. Çünkü ikisi de şu ana kadar yaptıklarıyla bunun tartışılmaz olduğunu gösterdiler. Ancak Dusan Ivkovic, İstanbul'daki finalde takımı 19 sayı geri düştüğünde, sezon boyu hiç kullanmadığı Mantzaris - Sloukas - Keselj - Printezis - Dorsey 5'ini sahaya sürmüş, rakibini şaşırtmış ve maçı çevirmişti. Spanoulis, Papanikolaou gibi oyuncuları kenara alarak yaptığı o hamle beni çok etkilemişti. CSKA'nın felaket şut tercihleri de Olympiakos'a yardımcı olmuştu ama yine de bunu denemeye cesaret edebilecek bir koç olduğu için Ivkovic'e saygı duymak gerek.
- İki koç da öncelikle savunmaya önem verir. Çok sert, gücünü savunmadan alan, hücumunu savunmasının tetiklediği takımlar yaratırlar. Ribaund alındığında ya da top çalındığında fastbreak şansı varsa kullanıp, bunun dışında oyunu zorlamadan, topun kıymetini bilerek hücum edilmesini isterler. Bu anlamda benzer olduklarını söyleyebiliriz. Ancak Obradovic takımlarında oyunun merkezinin biraz daha uzunlar ve çember altı olduğunu, Ivkovic'in oyunkurucusunun yaratıcılığına daha fazla başvurduğunu söylesek yanlış olmaz.
Fenerbahçe Ülker, bu sene düzensizliğin, kaosun ortasında bir dönem geçiriyor. Planlanan en ufak bir şey varsa bile hiçbirinin işe yaramadığını görüyoruz. Genelde çok radikal değişimlerin takımlara kısa vadede zarar verdiğini düşünsem bile bu Fenerbahçe'nin yeniden yapılandırmaya ihtiyacı var. Her şeyden önce bir "basketbol kültürü" oluşturmaya ihtiyacımız var. Bundan 4-5 yıl sonra Fenerbahçe denildiğinde, herkesin "çok iyi savunma takımıdır" ya da "çok skor atan, hücumla rakibi bayıltan bir takımdır" demesi lazım. Aydın Örs ve Bogdan Tanjevic dönemlerinde savunmasıyla bütünleşen bir takımdık. Yine öyle olmamız gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kendi salonumuzda rakibi boğarak, net üstünlük sağlayıp, geri adım attırarak oynayan bir takım olmalı ve uzun yıllar aynı istikrarı koruyarak Panathinaikos, Olympiakos, CSKA Moskova gibi bir ekol yaratmalıyız. Harcadığımız paralar ve kulübün büyüklüğü bunu gerektirir.
Bunları göz önünde bulundurarak, ben Zejiko Obradovic'in bizi bu dar boğazdan kurtarabilecek yegane isim olduğunu düşünüyorum. Çünkü Obradovic, sıfırdan bir yapı inşa edebilecek tecrübe, yetenek, özveri ve heyecana sahip bir koç. 70 yaşına gelen ve kulüp takımı temposunu kaldırabileceğini düşünmediğim Dusan Ivkovic'ten ise Obradovic mutlaka tercih edilmeli. Milli takımımız için Ivkovic düşünülebilir ama Fenerbahçe için doğru isim kesinlikle Obradovic. Elimizde Metecan Birsen, Berk Uğurlu gibi potansiyeli çok yüksek gençlerin de olduğunu düşünürsek, onların oyunlarına yeni eklemeler yapıp takımın önemli bir parçası haline getirebilecek bir koç olmalı başta. O da bana göre Obradovic.
Obradovic'in çok yüksek ücret istemesiyle ilgili konuşanların hepsi saçmalıyor. Yıllık 3 milyon Euro büyük bir para, kabul. Ama sen zaten Mike Batiste, David Andersen'e bu parayı veriyorsun. Bu iki oyuncunun verdiği katkıyı, 4'te bir fiyatına sadece Nedim Yücel'den alabilirdik. Zejiko Obradovic, Euroleague bileti garanti olan takımların neredeyse hepsinden teklif alacaktır. Avrupa'nın ekonomik krizle boğuştuğu, sermayenin Türkiye ve Rusya'ya kaydığı şu günlerde, Obradovic gibi bir ismi Türkiye'ye getirme şansımız bu kadar yüksekken, kaçırmak tam anlamıyla aptallık olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder