17 Mayıs 2012 Perşembe

Basketbolu Sevdiren Adam ''Jason Kidd''

BASKETBOLU SEVDİREN ADAM

JASON KIDD




Basketbol tarihinde çok sevilen oyuncular hep olmuştur. Çok iyi şutör olduğu, müthiş smaçlar yaptığı ya da büyük bir savaşçı olduğu için sevilebilirler. Ama çok azı bir insana basketbolu sevdirip, bu oyuna aşık edebilir. Onlardan biri de Jason Fredrick Kidd...

23 Mart 1973'de California'nın Alameda eyaletinde, havayolu müfettişi bir baba ve banka memuru bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi Jason. İlgi duyduğu ilk spor futboldu ( Amerikan Futbolu değil bildiğin soccer). İlk resmi basketbol deneyimini, lise 3. sınıftayken, üst sınıftaki basketbolcuların onu takıma çağırmasıyla yaşadı.  Saint Joseph of Notre Dame lisesi basketbol takımına katılmak hem kendisinin hem de takımının hayatını değiştirdi. Müthiş pas yeteneği, oyun zekası, top çalmadaki ''anlam verilemeyen'' ustalığı takımını üst üste iki kez California Division 1'de şampiyonluğa taşıdı. Bu dönemde oynadıkları 69 maçın 63'ünü kazanmalarında kuşkusuz en büyük pay sahibi Jason'dı. Jason bu iki sezonda ''25 sayı, 10 asist, 7 ribaund, 7 top çalma'' gibi akıl almaz ortalamalar tutturdu. Durum böyleyken yetenek avcılarının da ağızlarının suyu akmaya başlamıştı. Jason henüz 14 yaşındayken ilk ciddi burs teklifini aldı. Daha önce bu yaşlarda teklif alan ve kabul eden isimler olmuştu. İşin kötüsü bir çoğu kaybolup gitmişti. ''Çok erken'' dedi Jason. Daha çok yolum var.

Bu yaşlarda adından söz ettiren çoğu çocuk, sokaktan gelme, gettolarda yaşayan siyahlardı. Çünkü bu işi bir kurtulma yolu olarak görüp dört elle sarılıyorlardı. Ama Jason Kidd öyle değildi. California'nın ''temiz kısımlarından'' kabul edilen Alameda'da yaşıyordu. Diğerleri gibi oynamaktan zevk alsa da henüz gerçek bir sertlikle karşılaşmamıştı.


Lise takımında yaptıklarının yanı sıra sokakta da kendini kabul ettirmişti Jason. Artık herkesçe bilinen bir sokak basketbolcusuydu aynı zamanda. Hücumdaki yetenekleri bir takımı sırtlamaya yeterdi. Ama ya savunması? Savunması bir süper yıldızı savunmak için yeterli seviyede miydi?  Bu konuda da ilk sınavını o tarihte NCAA takımlarından Oregon Ducks'ın yıldızı Gary Payton'a karşı verdi. Jason'ın ismini çok fazla duyan Payton, Jason Kidd'le oynayıp ne durumda olduğunu görmek istedi. Hücumda yaptıkları Payton'ı da herkes gibi etkilemişti. Ama savunmasının yetersiz olduğunu düşünüyordu.

Payton, zamanında majestelerinin de canını sıkmıştı
Kısaca Gary Payton'dan da bahsetmek gerek. Gary Payton, NBA tarihinin en çok konuşan ve rakibin sinirini en çok bozan oyunculardan biri olarak bilinir. Hücumdaki yeteneklerinin yanı sıra ''baş belası'' bir savunmacı olduğu için ''The Glove'' yani eldiven lakabını almıştı. Sert bir rakip olduğu da su götürmez bir gerçek. Yani Jason Kidd'in sinirlerini zorlayacak, savunma sertliğini arttıracak bir fırsattı Payton.

Ailesi, Jason'ın eve geldiğinde sürekli Payton'dan şikayetçi olduğunu ama sonraki gün onu yenmek için koşa koşa tekrar sahaya gidip onu beklediğini söyler. Jason Kidd de ''Oyunun kurallarını en iyisinden öğrendim'' şeklinde Gary Payton'a minnetini sunmuştu.




Lise bitmiş, kolej seçme zamanı gelmişti Jason Kidd için. Kendisine çok fazla teklif geleceğini tahmin etmek zor değildi. Sürpriz denebilecek bir kararla California Üniversitesini seçti. Sürpriz denebilirdi çünkü daha önce California Üniversitesi'ni ziyaret bile etmemişti. Hatta bilinenin aksine California coachu Lou Campanelli ile de hiç bir bağlantısı yoktu. Bu seçiminin ''mantıklı'' gelen tek sebebi evine çok yakın bir okul olmasıydı.



Yıl 93-94
California formasıyla NCAA'de de adından söz ettirmeye başlamıştı. Ancak saha dışında coach Lou Campanelli ile sıkıntılar yaşıyordu. Campanelli'nin takım arkadaşlarına sürekli küfür etmesinden hayli rahatsızdı. Coachluk küfrederek motive etmek anlamına gelmiyordu. Ayrıca coach Kidd'e de özel bir alaka göstermiyor, vasat bir oyuncu muamelesi yapıyordu. Takımın tamamı Campanelli'den şikayetçiydi. Kidd, Campanelli döneminde 13 sayı, 7.7 asist, 4.9 ribaund, 3.7 top çalma ortalamalarıyla oynadı. Bu herhangi bir oyuncu için iyi sayılırdı. Ama Jason'ın kafası coach ile yaşadıklarındaydı ve tam randımanlı oynayamıyordu. Sezon sonunda Lou Campanelli'ye kapıyı gösterdiler ve yerine yardımcısı Todd Bozemann getirildi. Jason fark yaratmaya işte bu sezonda başladı. 1993 - 1994 sezonu adeta onun yılıydı. 16.7 sayı, 6.9 ribaund, 9.1 asist ortalamalarıyla bu departmanlarda zirveye oynadı. Attığı maç kazandıran basketlerle de California Üniversitesi'ni ilk kez NCAA turnuvasına taşıdı. Bu son saniye basketlerinden ilki LSU, ikincisi Duke'a karşı atılmıştı ki bu takımlar şampiyonluğun en önemli favorileriydi. Duke'a attığı son saniye basketiyle ''Sports Illustrated'' a kapak olmuştu. 2. yılının sonunda profesyonel olma kararı alan Jason Kidd, PAC 10 Player Of The Year ödülünü alan ilk, ikinci sınıf öğrencisiydi.

NBA KARİYERİ

1994 NBA Draftı'nda Glenn Robinson'ın arkasından, 2. sırada Dallas Mavericks tarafından seçildi. NBA'de ilk sezonunda 11.7 sayı, 5.4 ribaund, 7.7 asist ortalamalarıyla oynadı ve sezonun en çok triple double yapan oyuncusu oldu. Sezon sonunda Detroit Pistons'ın hemen Kidd'in arkasından seçtiği Grant Hill ile birlikte ''Yılın Çaylağı'' Ödülü'ne layık görüldü. 1996 yılına kadar Dallas Mavericks forması giyen Kidd, 1996'da ilk kez All Star oldu. Sonrasında Michael Finley, AC Green ve Sam Cassell karşılığında Phoenix Suns'a takas edildi.

1996 - 2001 yılları arasında Phoenix Suns forması giyen Jason Kidd, 1998, 2000 ve 2001 yıllarında All Star oldu. Kidd'in direksiyonda olduğu 5 sezonda da playoff yapma başarısı gösterdi Phoenix. Artık oyununun olgunluk çağına gelmeye başlamıştır ancak bu kez de Phoenix, Stephon Marbury, Johnny Newman, Soumalia Samake karşılığında New Jersey Nets'e takas eder.







2001 - 2008 Jason Kidd Era For New Jersey Nets











2001-2002 Sezonunu MVP'leri(!)





2001 - 2002 sezonu başlarken çoğu kimse New Jersey Nets'in playoff yapma ihtimalinin olmadığını düşünüyordu. Ancak Jason Kidd önderliğindeki Byron Scott'ın New Jersey'si herkesi şaşırtarak sezonu 52 galibiyetle bitirdi ve NBA Finali oynamaya hak kazandı. Finalde rakipleri Shaquille O'Neal'lı, Kobe Bryant'lı Los Angeles Lakers'dı. Şampiyonluğu süpürülerek kaybettiler ama herkes ''underdog'' Nets'in başarısını konuşuyordu. En değerli oyuncu ödülü oylamasında da Tim Duncan'ın arkasında ikinci sıradaydı Jason Kidd. Birçokları (Ben de dahil olmak üzere) ödülün Kidd'in hakkı olduğunu düşünüyordu. Jason Kidd 2001 - 2002 sezonunu 14.7 sayı, 7.3 ribaund, 9.9 asist ortalamalarıyla kapattı. All Star oldu.



Kobe - Shaq kavgalı değilken

Yanında potansiyel bakımından sınırlı oyuncular olsa da yakaladıkları büyük başarıydı. Kenyon Martin, Kerry Kittles, Keith Van Horn, Richard Jefferson, Jason Collins gibi oyuncuların performansını maksimuma çıkartarak hepsinden büyük verim almıştı Jason Kidd. Planları gayet basitti. Kısalara baskılı bir savunma ve alınan ribaundlardan sonra çok hızlı biçimde rakip sahaya koşma. ''Zaten iyi koştuğunuzda Kidd bir şekilde size turnikeyi attırır ya da smacı vurdurur''. Buradaki en büyük problem, çemberi koruyacak bir pivotları olmaması ve sete set kalındığında Kidd hariç bire bir yaratıcılığı olan bir oyuncunun olmamasıydı. Zaten Lakers'a kaybedilen finalin en büyük sebebi de buydu. Çemberi savunamamak ve Kidd'e sete sette bir yardımcı bulamamak... Bu sezonda yakaladıkları başarının tesadüfi olduğunu düşündü herkes. Ta ki...

Bir sonraki sezon finalde San Antonio Spurs'ün rakibi olana kadar. Yine aynı sisteme ama yine aynı sorunlara sahipti New Jersey Nets. Hem de bu kez karşılarında ligin en dominant pota altı ikilsi vardı. Tim Duncan ve David Robinson... Kabus gibi bir eşleşme. Seri 4 maç sonunda 2 - 2 olsa da Spurs sürprize izin vermedi seriyi 6 maçta kazandı.














Yine finale yükselip kaybetmişti Jason Kidd. Çok istediği, sonuna kadar hak ettiği, şampiyonluğu bir türlü kazanamamıştı. Sezonu da 18.7 sayı, 6.3 ribaund, 8.9 asist ortalamalarıyla bitirdi. Kariyerinin en yüksek sayı ortalamasına bu sezonda ulaştı. Playofflarda sayı ortalaması 20.1'e kadar yükselmişti.

2004 yılında Jason Kidd'in yanına, Nets taraftarını heyecanlandıracak bir yıldız katıldı. Toronto Raptors'dan Vince Carter... Her şeyin daha iyiye gitmesi beklenirken, Jason Kidd ve Richard Jefferson'ın üst üste sakatlıkları tüm planı bozdu. Bu dönemde takım olarak fazla başarılı olamasalar da Kidd ve Carter bireysel olarak parlamaya devam etti. Özellikle yaptıkları Alley - oop'lar hafızalara kazındı. Çember altındaysa halen vasıfsızlar oynamaktaydı. Kenyon Martin de gün geçtikçe kötüye gitti ve sonrasında da takımdan ayrıldı.

7 Nisan 2007'de Jason Kidd ve Vince Carter, Toronto Raptors karşısında triple double yaptılar ve 1989'da Michael Jordan ve Scottie Pippen'dan sonra aynı maçta triple double yapan ilk takım arkadaşları oldular. Hem de bir playoff maçında.

Yıl 2008 olduğunda Jason Kidd, New Jersey sınırlarında bir şampiyonluk yüzüğü kazanamayacağını anlamıştı. Bu sebeple takasını istedi. En başta Los Angeles Lakers, ciddi şekilde kendisiyle ilgilense de genç pivotları Andrew Bynum'ı bırakmak istememeleri sonucunda Nets, Dallas'ın teklifini kabul etti ve Jason Kidd, Devin Harris, Keith Van Horn, Trenton Hassel, DeSagana Diop, Maurice Ager, 2 tane ikinci tur draft hakkı (2008 ve 2010) ve 3 milyon dolar nakit para karşılığında kendisini draft eden Dallas Mavericks'e döndü.



2007 - 2008 sezonunda 29 maç formasını giydiği Dallas mavericks ile sezon sonu 3 yıllık anlaşma sağladı Kidd. (New York Knicks'in ısrarla kendisini istemesine rağmen) Nowitzki, Jason Terry, Shawn Marion gibi veteranlardan oluşan bir kadroyla şampiyonluğa gitmekti hedef. Bu oyuncuların ortak özelliği hep finale kadar gelip, finalde kaybetmeleriydi. Ama sonunda 2010 - 2011 sezonunda Jason Kidd muradına erdi. Kariyeri boyunca kazanmak için savaştığı ''Şampiyonluk Yüzüğünü'' başladığı yerde, Dallas'da kazandı. Hem de ''Büyük Üçlü'' ye sahip Miami'ye karşı...

Kidd - Terry - Nowitzki

Şampiyon Dallas Mavericks Takımı














Harika bir kariyer, müthiş bir oyun zekası ve sonunda yüzükle taçlanan bir başarı hikayesi... Jason Kidd, önümüzdeki sene 40 yaşına girecek. Basketbol oynar mı oynamaz mı bilinmez. Şu ana kadar gerek oynadığı oyunla, gerek istatistikleriyle zaten tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Şu anda ''Tüm Zamanların Asist Krallığında'' ve '' Tüm Zamanların Top Çalma Krallığında'' John Stockton'ın ardından ikinci sırada. Kariyer triple double sayısında da 107 ile üçüncü sırada (Magic Johnson 2, Oscar Robertson 1.). Böyle büyük bir oyuncuyu yıllarca izleyebildiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Seneye basketbolu bıraksa da bırakmasa da şimdiden teşekkürler güzel insan. Bana basketbolu bu kadar sevdirdiğin için...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder