15 Nisan 2015 Çarşamba

ENERJİ VE KARARLILIK - İLK MAÇ FENERBAHÇE'NİN

Euroleague'de çeyrek final eşleşmeleri dün oynanan maçlarla başladı. Tarihinde ikinci kez son 8 takım arasına kalan Fenerbahçe Ülker, ilk maçta Maccabi Tel Aviv'i ağırladı ve sahadan 80-72 galip ayrılarak seride 1-0 öne geçti. Hepimiz için stresli geçen maçın hikayesine şöyle bir bakış atalım.

Maç öncesi, taraftarda inanılmaz bir heyecan hakimdi. Şahsen ben önceki geceyi uykusuz geçirdim, birçok arkadaşımın da aynı şeyi yaşadığını biliyorum. Çünkü alışık olmadığımız bir yerdeyiz. 2007-2008 sezonunda tarihimizde ilk kez bu başarıyı yakaladığımızda, hepimiz içten içe Montepaschi Siena'ya eleneceğimizi biliyorduk. Buna rağmen inanılmaz bir heyecan vardı. Bu seneki takım, çeyrek finale gelirken öyle bir ışık verdi ki beklentileri de umutları da arttrdı. Dolayısıyla hissettiğimiz baskı da heyecan da normale göre 10 kat daha arttı. Bizler taraftar olarak bu baskı ve heyecan yüzünden uyuyamazken, sahaya çıkacak oyuncuların halini düşünün bir de.. Hele ki birçoğunun daha önce Top 8 tecrübesi olmayan isimler olduğunu ve kulübün de güçlü bir geleneği olmadığını düşünürsek, maçın başında bir tutukluk yaşayacağımızı öngörmek zor değildi. Tam anlamıyla da böyle oldu.

Maccabi Tel Aviv, maça atak modunda başladı. Başta Jeremy Pargo olmak üzere hem hücumda hem savunmada Maccabi'li oyuncuların çok agresif olduklarını ve çok iyi odaklandıklarını gördük. Fenerbahçe Ülker cephesinde ise Nemanja Bjelica ve Nikos Zisis dışındaki üç oyuncu (Andrew Goudelock, Bogdan Bogdanovic ve Oğuz Savaş) çok tedirgin ve tutuktu. Top 16'da Pire ve Moskova deplasmanlarında "Biz buraya kazanmaya geldik" mesajını her halleriyle veren oyuncular, belli ki çeyrek finalin ve ev sahibi avantajının getirdiği kazanma zorunluluğunun baskısını hayli hissediyordu. Kafalarında oyun planından çok "Aman bir hata yapmayayım" düşüncesi var gibiydi. Hal böyle olunca, maçın ilk çeyreği, hamleler yapan Maccabi'yle, karşılık vermeye çalışan tedirgin bir Fenerbahçe arasında oynandı. Çeyreğin ortasına doğru oyuna giren Jan Vesely'nin getirdiği enerji ve Nemanja Bjelica'nın koyduğu yürek, Fenerbahçe'yi maçta tutan etkenlerdi.

İşin psikolojik tarafı bir yana, sahada planı işleyen taraf da Maccabi'ydi. Savunma stratejisini Goudelock ve Bogdanovic'e top kullandırmamak üzerine kuran son şampiyon, Yogev Ohayon ve Devin Smith ile bu iki oyuncuya baskılı savunma yaptı. İkili oyunları da topu Goudelock ve Bogdanovic'in elinden çıkartmak için kısaya baskılı savundular. Çok atlet bir takım oldukları için uzuna dönmekte başarılı olan Maccabi, Fenerbahçe'nin bu riskli savunmayı cezalandırmasına izin vermedi. İlk yarı boyunca Jeremy Pargo'yu durduramayan Fenerbahçe Ülker, Nemanja Bjelica ve Jan Vesely'nin oyunuyla maça tutundu ve soyunma odasına sadece 4 sayı farkla geride gitti. Bjelica, ilk yarıyı 12 sayı, 9 ribaundla kapattı ve müthiş kararlıydı. O kadar ki hislerini belli etmemesiyle tanınan Nemanja, taraftarı ateşlemek için şöyle şeyler bile yaptı



Maçın üçüncü çeyreği de ilk yarıya benzer şekilde başladı. Jeremy Pargo'nun ne bire birlerini ne de pick and roll'lerini durduramayan Zeljko Obradovic, çeyreğin ortasında kimsenin beklemediği bir hamle yaparak Bjelica ile Vesely'i aynı anda kenara aldı ve Kenan-Goudelock-Bogdanovic-Emir-Zoric beşini sahaya sürdü. Maccabi farkı 11 sayıya kadar çıkartmıştı ve her şey onların istediği gibi gidiyordu. 

Şimdi burada biraz duralım. Maç içi heyecanıyla bu beşi sahada gördüğünde "Nasıl ya?" demeyen Fenerbahçeli yoktur. Ancak maçın kaderini değiştiren hamle bu oldu. Çünkü o ana kadar Fenerbahçe'nin bütün kısaları hücumda Bjelica ve Vesely'i arıyordu. Hiçbiri oyunun içine girememişti. İkisini birden kenara alarak, Emir, Goudelock ve Bogdanovic'i sorumluluk almak zorunda bıraktı Obradovic. Emir Preldzic 4 numara oynamasına rağmen takımın direksiyonuna geçti, çok kritik bir üçlük attı ve Luka Zoric'i devreye soktu. Bogdan Bogdanovic ve Goudelock, hücumda daha agresif olmaya, potaya gitmeye başladı. Kenan Sipahi'nin görevi ise iyice yorulan Jeremy Pargo'ya baskı yapmaktı. Kenan da üzerine düşeni layığıyla yapınca, fark kapanmaya başladı.

Zoric + 4 kısalı bu beş, Maccabi'nin dengesini ciddi şekilde bozdu. Pargo ve Smith'in gittikçe yorulduğu dakikalarda taze ve çabuk ayaklı olan bu Fenerbahçe beşi, savunmada rakibi durdurmaya başladı. Sonunda üzerindeki ölü toprağını atan oyuncular, atak moduna geçti. Bu dönemde Luka Zoric, iki pota altında da çok önemli işler yaptı. Hücumdaki etkinliğinin yanı sıra pick and roll savunmasında hem kısayı karşılayıp hem de adamına zamanında dönerek, Maccabi'nin skor damarlarından birini kesmeyi başardı. Diğer damar Jeremy Pargo'yu da yorgunluk ve Kenan'ın istekli savunmasıyla durdurmayı başaran Fenerbahçe Ülker, 20-5'lik bir seri yakalayarak çeyreğin sonunda 59-58 öne geçti -ki maçta ilk kez öne geçmiştik- ve son çeyreğe de bu skorla galip girdi.

Son çeyreğin ilk hücumunda, bomboş kalsa bile şutu atarken tereddüt eden ve attığında da çoğunlukla isabet bulamayan Kenan Sipahi'nin üç sayılık basketi, Fenerbahçe'yi ve taraftarı iyice havaya soktu. Maçta ilk kez Maccabi'li oyuncular üzerilerinde baskı hissediyorlardı. Geçtiğimiz sezon bu tip durumlarda kolay teslim olmayan Tyrese Rice, Ricky Hickman, David Blu, Joe Ingles gibi mental açıdan güçlü oyunculara sahipti Maccabi. Ancak bu yıl görüntü biraz farklı. Jeremy Pargo -hele ki yorgun olduğunda- böyle anlarda iyi reaksiyon veremeyen bir guard. Top 16'da takımın en skorer ve güvenilir oyuncusu olan Devin Smith de savunmadaki rolü ve aldığı yüksek dakikalar sebebiyle etkisiz kalınca, Maccabi çatırdamaya başladı. İlk 25 dakika boyunca oynadıkları göze hoş gelen, tempolu oyundan eser kalmadı. Fenerbahçe Ülker, yukarıda bahsettiğim beşiyle maçın kontrolünü ele almayı başarsa da farkı açamadı. Skor bir süre 64-61'te takıldı. Kenarda dinlendikten sonra tekrar oyuna dönen Jan Vesely, maçın son bölümüne damga vuracaktı. Enerjisi ve isteğiyle birçok hücum ribaundu alan, takip smaçları vuran Vesely, Fenerbahçe Ülker'in galibiyetini tescilleyen isim oldu. Maccabi Tel Aviv, son çeyrekte sadece 14 sayı atabildi.

Çok stresli geçen bu maç, Fenerbahçe Ülker'in bir ya da iki oyuncu bağımlı bir takım olmadığını gözler önüne serdi. Takımın iki ana skoreri Andrew Goudelock ve Bogdan Bogdanovic'in (kritik basketlerde imzaları olsa da) etkisiz kaldığı bir maçta Nemanja Bjelica ve Jan Vesely ile oyuna tutundu, Emir, Zoric, Kenan ile üstünlüğü ele aldı ve bir kez daha takım halinde kazandı. Jan Vesely maçı 23 sayı (kariyer rekoru), 7 ribaundla tamamlarken Nemanja Bjelica 13 sayı, 12 ribaund, 4 asist,  
3 top çalma ile yine istatistik kağıdını doldurdu. Kenardan gelen Emir Preldzic 5 sayı, 5 asist, 5 top çalma; Luka Zoric de 10 sayı ve 4 ribaundla oynarken, Fenerbahçe, süre alan 10 oyuncusunun tamamından skor bulmayı başardı. Maccabi tarafında Jeremy Pargo 25 sayı, 8 asist; Alex Tyus da 11 sayı, 11 ribaund ve 3 blokla rakibin en iyileriydi. 

Bu maç için, bireysel istatistiklerden çok takım istatistiklerine bakmak, maçı kazandıran faktörleri görebilmek açısından faydalı olacaktır. Özellikle dikkat çekenler pozisyon sayısı, hücum ribaundları ve top çalmalar. Maccabi Tel Aviv, toplamda 54 atış kullanırken, Fenerbahçe Ülker -52'si iki sayılık- tam 71 atış denedi. Fenerbahçe gibi bir takıma, 17 fazla top atma şansı verirseniz, kazanamazsınız. Bu farkı yaratan istatistikler de -Amerikalıların "Hustle Stats" dediği- mücadele istatistikleriydi. Fenerbahçe Ülker 17 hücum ribaundu alırken Maccabi sadece 7 tane alabildi. Fenerbahçe 10 tane top çalarken, Maccabi 4'te kaldı. 10 top çalma, Maccabi'nin 14 top kaybı yaptığını düşünürseniz çok önemli bir rakam. Çünkü bu 14 top kaybının 10'unda geriye dengesiz döndükleri anlamına gelir ve bu da maçın temposunu sizin kontrol etmenizi sağlar. Maçın kilitleri işte bunlardı.

Fenerbahçe Ülker, kötü başladığı maçı enerjisi ve ikinci yarıdaki kararlılığıyla kazanmayı başardı. Koç Zeljko Obradovic, maçı döndüren -kimsenin aklına gelmeyecek- o hamleyi yaparak bir kez daha farkını ortaya koydu. Ancak rahatlamamak gerek. Artık iki takım da birbirlerini daha iyi tanıyor ve ikinci maç için yeni ayarlamalar yapacak, sürprizler hazırlayacaklar. Bu kadar kısa aralıklarla maçların oynandığı serilerde bir takımı 3 kez yenmek gerçekten kolay bir şey değil. İkinci maçta da taraftarın aynı odaklanma ve agresiflikle salonda desteğini göstermesi çok önemli. Çok karakterli, yürekli bir takımımız var ve hayal edilen yerlere ulaşabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunun keyfini çıkartalım.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Vine'ı çeken @ZeljkObradovic'in emeğine sağlık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder