22 Mart 2015 Pazar

Fenerbahçe Sirkine Hoşgeldiniz

Gönül isterdi ki Beşiktaş'ı yendiğimiz bir maçtan sonra oturup takımın oynadığı futbolu, puan durumunu, şampiyonluk ihtimalini filan yazayım. Ama öyle şeyler oldu ki, oluyor ki sabrım taştı, derdimi anlatacak birini de bulamadığım için böyle yazıyorum.

Zamanı biraz geri sarıp, bir hafta öncesine gidiyorum ilk olarak. Gençlerbirliği deplasmanında çok etkisiz bir futbol oynayıp mağlup olmuşuz. Haliyle rahatsız olan taraftar da durumun sorumlusu oyuncu, hoca ve -şampiyon hocayı kovup yerine referansı bile olmayan İsmail Kartal'ı getiren- başkanı eleştiriyor. Sosyal medyada, başkanın mamaladığı "paralı köpeklerinden" birkaçı çıkıp, bu eleştirileri yapan taraftarları "ergenlikle" suçluyor, "kulüp üyesi olmadığı için aşağılıyor ve söz hakkı olmadığını" söylüyor. Şimdi burada bir duralım. 3 Temmuz operasyonu sayesinde adını duyurmuş, buradan ekmeklenerek mali olarak güçlenmiş ve kulübe üye olmuş bu beyinsizler, insanların Fenerbahçeliliğini sorgulayacak cüreti kendilerinde buluyorsa, burada bir problem var. "Başkanı eleştireceksen, kongre üyesi olacaksın, gelip kongrede konuşacaksın" diyen köpek, Çağlayan'da biber gazı yiyen, Metris'te coplanan, Saraçoğlu'nda maç sonu statta polis şiddetine maruz kalan, yediği-içtiğinden arttırıp kulübe destek olanların hepsi kongre üyesi mi? Değiller. Ama Galatasaray maçında Okul Açık'a bilet alabilenler sadece kongre üyeleri ve yakınlarıydı. Hani ceza almamıza sebep olanlar var ya, hepsi sizdendi işte. Halbuki "Kulübe zarar verecek kişiler oraya gelemesin" diye sadece size verildi o biletler. İsterseniz gelin bunu konuşalım.

Kaseti hafta sonuna saralım şimdi. Beşiktaş maçının ilk yarısı.. Devrenin ortalarına doğru Emenike %100'lük bir gol pozisyonu yakalıyor, her zamanki gibi vasat oyuncuların dahi atabileceği bir golü kaçırıyor. Bunun üzerine zaten sabrı kalmayan tribündeki taraftar, Emenike'yi ıslıklayarak protesto ediyor. Burada duralım. Her taraftar maç izlerken heyecanlanır. Ancak tribüne giden herkes bilir ki statta izlenirken o heyecan üç-dört katına çıkar, nabız saçma seviyelere gelir. Üzüntü de sevinç de öfke de uçlarda yaşanır tribünde. Bir taraftarı en çok kahreden şeylerden biri -bence birincisi- de takımının net bir gol pozisyonunu harcamasıdır. Anlık tepki küfürleri edilir, sonrasında da maça dönülür. Ancak Emenike konusunda insanlar -haklı olarak- o kadar doldu ki artık ona tepki vermek istediler. Ve ıslıkladılar. Sezonun Fenerbahçe adına kaderini belirleyecek bir maçta taraftarın bir oyuncuyu ıslıklaması doğru bulunmayabilir. Ama kimse o insanlara bunu yaptığı için de kızamaz, çünkü haklarıdır ve Emenike bunu çok daha önceden hak etmiştir. Kaseti oynatmaya devam edelim: Taraftarın tepkisine sinirlenen Emenike, önce kenara hararetli hararetli "Beni değiştirin" diyor, tepkiler devam edince de etrafına bağıra çağıra "formasını çıkarıyor" ve saha kenarına geliyor. Burada yine duralım. Senede bilmem kaç milyon Euro kazanıp, taraftara saygısızlık edip, her maça banko ilk 11 başlayıp, tribündeki her taraftarın -sadece erkekler değil, kadınlar da dahil- atabileceği golleri kaçırıp, Fenerbahçe formasıyla sadece 4 gol atacaksın ama protesto edilmeyeceksin öyle mi? Ulan bu kadar dokunulmazlık bu ülkenin milletvekillerinde bile yok. Kimsin sen ya? Anlat bana, ne vasfın var, ne başardın da bugüne kadar bu muameleyi hak etmediğini düşünüyorsun? Hangi mesleği yaparsan yap, işinde başarısızsan eğer patrondan fırçayı da yersin, müşterinin protestosuna da maruz kalırsın. Kulağını tıkayıp, işine konsantre olacaksın. "O statta daha önce Alex De Souza ıslıklandı be Alex De Souza!!" Bu kulübün tarihine geçmiş, takımı yıllarca sırtında taşımış, kupalar kazandırmış Alex De Souza.. O adam kafasını sağa sola bile sallamamışken sen kimsin!

Kaseti oynatmaya devam ediyorum: Emenike soyunma odasına doğru gidiyor. Fenerbahçe teknik direktörü İsmail Kartal, Emenike'yi sahaya dönmeye ikna etme derdinde. Oyuncuyu durdurup tekrar sahaya gönderiyor. Duralım. Fenerbahçe'nin büyüklüğünü, armanın kıymetini, o formanın değerini bilen bir teknik direktörün yapması gereken, Emenike'yi hak ettiği gibi "haşladıktan" sonra formayı elinden alıp kovmaktır. Koskoca Fenerbahçe, Emenike'ye muhtaç değildir. Taraftara ve formaya böyle büyük bir saygısızlık yapmış oyuncuya bir daha o forma verilmez. O forma için ölecek insanların olduğunu bile bile Emenike'yi tekrar oyuna gönderen İsmail Kartal da taraftara ve formaya saygısızlık etmiştir. Ayrıca Emenike, kenarda kendisini cezalandıracak bir otoritenin olmadığının farkında ve bu da direk İsmail Kartal'ın vasıfsızlığıdır. Fenerbahçe büyüklüğünde bir takım, teknik-taktik bilgi bir kenara, böylesine otorite zaafları gösteren bir kişiye emanet edilemez.

Maçın ikinci yarısının hemen başına gidelim. Dirk Kuyt girdiği bir ikili mücadele sonrası sakatlanıyor ve maça devam edemiyor. İsmail Kartal, Bekir'i çağırıyor oyuna sokmak için. Daha sonra kenara gelen kaptan Emre bir şeyler söylüyor, karar değişiyor, oyuna Diego giriyor. Bu komedinin ne tarafından başlasam vallahi bilemedim. Kazanmak zorunda olduğun maçın son değişikliğinde Bekir'i oyuna sokup sağ kanadı Bekir-Topuz yapmayı düşünmesinden mi yoksa Diego'nun oyuna girmesi için Emre'nin devreye girmek zorunda olmasından mı? Rezillik yeterince ortada sanırım, fazla irdelemeye de gerek yok.

Bu arada kenardan gelip yine takımı ipten alan Pierre Webo'dan bahsetmek lazım. Emenike'nin belki de babası yaşında olmasına rağmen iş ahlakı ve becerileriyle formayı sonuna kadar hak eden ancak bir türlü ilk 11'de şans bulamayan Pierre Webo.. Tıpkı Galatasaray maçında olduğu gibi ileri şişirilen saçma sapan bir topu önce kontrol edip, Moussa Sow'a şahane bir asist yaparak maçı kazandırmıştır. Umuyorum ki bundan böyle hak ettiği yere gelir ve örnek olur.

Hızlıca maçın sonuna saralım kaseti. İsmail Kartal'ın basın toplantısı.. Maç değerlendirmesi yaparken, Emenike konusuna değiniyor ve şunları söylüyor: "Emenike, çok duygusal bir çocuk. Gol atmayı çok istiyor. Taraftarımızın biraz daha hoşgörülü olmasını istiyorum. Çok duygusal, çok iyi bir çocuk"
Haydaa... Daha neyin hoşgörüsü be adam! "Çok duygusal bir çocukmuş". Neyin çocuğu ya ciddi paralar kazanan bir profesyonel hakkında onu şirin göstermek için bu lafları kullanarak bizi salak yerine koymak ne demek! "Gol atmayı çok istiyor". Sadece istemek yetiyorsa o zaman ben oynayayım birader Fenerbahçe'de santrafor. Emenike'nin benden daha fazla gol atmak istemesi mümkün değil. Hem ben para da istemem, Fenerbahçe'nin başarısı bana yeter. Bu ne demek ya!

Devam ediyor basın toplantısı.. Bir gazeteci, İsmail beye soruyor: "Emenike, devre arasında stadı terk etti, maçın bitmesini beklemedi. Sizin izninizle mi gitti?" İşte beni en çok dehşete düşüren bu cevap oldu: "Emenike çok üzgündü, çok duygusal bir çocuk. Biz onun yerine moral olarak daha zinde bir Webo'yu almayı düşündük. O da stattan gitmiş. Kalır, gider kendi kararıdır, benim iznim gerekmez."

Yahu sen X üniversitenin özel güvenlik görevlisi misin? Ne demek "benim iznim gerekmez"?  Bundan sonra her isteyen bir bahane göstererek oyundan çıktıktan sonra kafasına göre çekip gidebilecek mi? İş arkadaşlarınızla toplanıp halı saha maçı mı yapıyorsunuz arkadaşım? Bir hiyerarşi, uyulması gereken kurallar, disiplin filan hiç mi bir şey yok bu takımda? İyice sirke çevirmişsiniz kulübü o zaman. Emenike dediğin kimdir ya? Onun kadar idman yapıp forma şansı bulsam, sol tarafımda Caner Erkin, sağ tarafımda Gökhan Gönül olsa yemin ediyorum Emenike'nin attığı kadar gol (4 tanecik he) atarım. Eğer atamazsam bacağımı kesin, bu kadar da iddialı konuşuyorum.

Koca Fenerbahçe ne hale geldi be..
10 puan farkla şampiyon olan hoca kovulur, özel hayatı "servis edilen haberlerle" saldırıya uğrar, yerine kukladan bozma eski bir futbolcu gelir.
Kovulan teknik direktörü kötü göstermek için sesi kaydedilir, sızdırılır, "kimin yaptığı dahi bulunmaz"
Tavırları yüzünden Alex De Souza takımdan gönderilir, Emenike için hoşgörü istenir
-Ki aynı Alex kulüpten ayrıldığında "Kimse Fenerbahçe'den büyük değildir" diyen başkan hala görevdedir.
Kulübün başkanı istediği tribüne istediği taraftarı alır, istemediğini almaz. Gerekirse kombine iptal eder.
"Fenerbahçe halkın takımıdır" denir, ülkenin en pahalı formalarına öğrenci indirimi bile yapılmaz
"Fenerbahçe halkın takımıdır" denir, kulüp üyesi olmayanlar yönetimi eleştirme hakkına dahi sahip değildir.
Kusura bakmayın ama eğer bu hale geldiyse, -Çok sevilen başkanınız Aziz Yıldırım'dan alıntı yapıyorum- "Sikerim böyle Fenerbahçe'yi." Bu böyle gitmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder