23 Mayıs 2013 Perşembe

Kendimce Yeni Sezon Planlaması (Futbol)

2012 - 2013 sezonu bir maç dışında tamamlandı. UEFA Avrupa Ligi'nde yarı final oynandı, ligde 10 puan farkla ikinci olduk ve Türkiye Kupası'nda final oynanacak. Avrupa Ligi'ndeki ilerleyişin hatırına 10 puan farkla şampiyonluğu kaybetmek, büyük isyana yol açmadı. Ancak ben ligdeki performanstan hiç memnun değilim.

Ne yapmışız bu sezon ligde bir bakalım. 34 maçta 61 puan toplamışız (Çok az), 34 maçta 18 galibiyet almışız (Çok az), 34 maçta 9 mağlubiyet almışız (İki takımlı bir lig için çok çok fazla), 34 maçta 56 gol atmışız (Şaka mısınız yahu. Felaket)... En garibi de Avrupa Ligi'nde deplasman performansıyla övgüler alan takımımızın, ligde 17 deplasmanda 6 galibiyet, 5 beraberlik, 6 mağlubiyet alması. Birçok deplasman maçında dengeli, garanti futbol oynamamıza rağmen... Bu tablonun mutlaka değişmesi gerek. Feda sezonundaki, kısıtlı kadrolu, yeni oyunculardan kurulu, yeni teknik direktörlü Beşiktaş, bizden sadece 3 puan az aldı ve daha çok gol attı. Bu durum kabul edilemez.

Peki ne oldu da Avrupa Ligi'nde tarihimizin en iyi sonucuna ulaşan takım, ligde böyle döküldü. Bunun çok temel bir sebebi var: Aykut Kocaman'ın garantici tutumu. Hocanın önce gol yememek üzerine kurulu oyun planı, Avrupa Ligi'ndeki dengeli maçlarda iş görürken; ligde rakiplerin, -özellikle de Anadolu takımlarının- avantajına dönüştü. Hocanın benimsediği oyun bu olabilir, saygı duyarım. Ama "Fenerbahçe çapında bir kulüp, yerel liginde hücum oynamalı, çatır çatır rakiplerini sindirerek kazanmalıdır." Kontrollü oyunla Türkiye'de başarı gelmez.

Beni tanıyanlar bu yazıyı okurken, önümüzdeki sezonun kadrosunu 4-4-2 sistemine göre planlayacağımı düşünmüştür. Evet, bana kalsa hiç düşünmeden geride bıraktığımız sezon da önümüzdeki sezon da 4-4-2 oynatırdım ama belli ki Aykut Kocaman, böyle bir dönüşüm düşünmüyor. O yüzden mevcut sistemimize göre eksiklerimizi giderecek birkaç isim önereceğim.

Kimler Gitmeli

Transfer yapmak için, önce kadroyu biraz boşaltmak ve maaş yükünü azaltmak gerek. Mevcut kadromuzda bulunan Orhan Şam, Serdar Kesimal, Selçuk Şahin, Semih Şentürk, Henri Bienvenu, Milos Krasic, Miroslav Stoch, Cristian Baroni ve Raul Meireles'in gönderilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Orhan ve Serdar, bu takımın derin rotasyonunda bile yer bulamayacağını kanıtlar bir sezon geçirdi. Yerli transferinde takas olarak kullanılmalı ya da gerekirse bonservis bedeli gözetmeksizin Anadolu takımlarına gönderilmeliler.

Selçuk ve Semih, takımımıza yıllarca hizmet verdiler ancak artık misyonlarını tamamladıkları aşikar. Onlara da Anadolu takımlarından birçok talip çıkacaktır. Bonservis getirmeseler bile takımdan ayrıldıklarında maaş olarak alacakları paraları ödemekten kurtulacağımız için, bütçeyi rahatlatırlar.

Bienvenu, Krasic ve Stoch, geride bıraktığımız sezonda hocanın hiç düşünmediği isimler oldular. Yabancı kontenjanını boşu boşuna dolduracaklarına bir an evvel satılmalılar. Stoch'un hala piyasası iyi durumda. Rusya'dan teklifler olduğunu biliyorum. En azından para kazandırarak gider. Krasic'in de Rusya'dan veya Sırbistan'dan talipleri çıkacaktır. Verdiğimiz bonservisi düşündüğümüzde büyük zarar edeceğimiz kesin. Ama en azından yabancı kontenjanı açılır ve yüksek yıllık ücretinden kurtulunur.

Cristian Baroni, nedenini anlayamadığım şekilde -başta Aykut hoca olmak üzere- bazı kişiler tarafından çok beğeniliyor. Gamsız hali ve dillere destan istikrarsızlığına rağmen, bu sezon en çok forma giyen oyuncu oldu. Brezilya'dan birkaç takım ve Roma'nın Cristian'la ilgilendiği yazıldı gazetelerde. Eğer bu doğruysa, mutlaka bu fırsat değerlendirilmeli ve satılmalı. Daha kaliteli ve profesyonel yabancılar izlemek, bizim en doğal hakkımız diye düşünüyorum.

Raul Meireles ise içimi cızlatan bir isim oldu. Porto döneminden beri severek izlediğim ve takıma katıldığında büyük mutluluk yaşadığım Meireles, ne eski hücum etkinliğini sahaya yansıtabildi ne de saha içi davranışlarıyla takdirimizi kazanabildi. Saçma sapan pozisyonlarda takımı eksik bırakması, sportmenlik dışı hareketleri ve ilerlemekte olan yaşı da düşük performansına eklenince, hala para ediyorken satılması fikrini mantıklı gösteriyor.

Eksiklerimiz Neler

Takımın görünen en büyük problemi hız ve yaratıcılık... Hız derken sadece hızlı oyuncu eksiğinden bahsetmiyorum. Genel bir oyun hızı problemimiz de var. Bunun sebebi de çabuk, top ayağına gelmeden ne yapacağını düşünen bir oyuncumuz olmamasıdır. Oyun zekası yüksek iki oyuncuyla bu oyun hızı problemini çözebiliriz. Çok net bir stoper ihtiyacımız var. Forvetlerin arkasında, Cristian'ın oynadığı pozisyonda oynayabilecek, adam eksiltebilen, yetenekli, oyun görüşü ve zekası yüksek bir oyuncuya mutlaka ihtiyacımız var. Her iki kanatta da oynayabilen, çalım özelliği gelişmiş, topla ve topsuz hızlı bir kanat oyuncusu da almamız gerek. Duran top kullanan oyuncumuz da yok. Transfer edilecek oyunculardan en az birinin, duran top spesiyalisti olması da önemli.

İhtiyaç Olan Mevkilere Kimler Alınabilir

STOPER


AURéLIEN CHEDJOU


Lille'in Kamerunlu stoperi Aurélien Chedjou, şu anda Avrupa'nın en gözde stoperlerinden biri. 27 yaşında, 1.84 boyunda... Çok güçlü bir oyuncu ve bire birde geçmesi kolay değil. Topu oyuna sokmak konusunda elimizdeki stoperlerden biraz daha iyi olduğunu söyleyebilirim ama oyunun güçlü yanlarından biri topu kullanmak değil. Çok atletik bir oyuncu. Boyu nispeten kısa olmasına rağmen hava toplarında etkili diyebiliriz. Özellikle kornerlerde geriden koşarak geldiğinde inanılmaz sıçrayabiliyor. Lille'in, 8 - 12 milyon Euro arası bir bonservis talep etmesi olası. Ancak 27 yaşında bir oyuncu ve grafiğini yükseltmeye devam ederse çok daha yüksek bir bedelle satabilir ve çok kâr edebiliriz. Benim ilk tercihim Chedjou olurdu.


MARTIN DEMICHELIS


İspanya Ligi'nin en iyi savunmasına sahip olan Malaga'nın 32 yaşındaki stoperi Martin Demichelis, çok beğendiğim bir stoper. Arjantin milli takımının da formasını giymiş bir oyuncu. 1.84 boyunda, çok sert bir stoper. Mali krizle boğuşan ve Avrupa kupalarına katılamamakla karşı karşıya kalan Malaga, oyuncularını satmak konusunda istekli olacaktır. Demichelis'i -iyi bir pazarlıkla- 2.5 - 3 milyon Euro'luk bir bonservis karşılığında kadroya katabiliriz. Ön libero da oynayabildiği için çok kullanışlı bir oyuncudur, iyi profesyoneldir, bize lazımdır. 


CHICO


Asıl adı Jose Manuel Flores Moreno (Hay ismine...) olan Chico, Mallorca'da geçirdiği iyi sezondan sonra Laudrup'la birlikte Swansea'nin yolunu tutmuştu. "İspanya'dan, İngiltere veya İtalya ligi sertliğinde stoper çıkmaz" gibi bir ön yargım vardır. Ama bu adam bir istisna. Pozisyon bilgisiyle, ikili mücadelelerdeki başarısıyla, hava toplarındaki etkinliğiyle ve en önemlisi bir stoper için fazla iyi pas yeteneğiyle bu yıl çok dikkatimi çekti. Yanındaki Ashley Williams'la birlikte tüm sezon harika iş çıkarttılar ve takımlarının Lig Kupası'nı kazanmasında Michu'yla birlikte en büyük pay sahibi oldular. Swansea, bir sezon önce 2 milyon Euro'ya transfer ettiği Chico'yu muhtemelen 4 milyon Euro gibi bir fiyata satmayı kabul edecektir. Chico da Şampiyonlar Ligi oynayabilecek bir takımda oynama fırsatını kaçırmayacaktır. 


RIO FERDINAND / NEMANJA VIDIC





Manchester United'ın tecrübeli oyuncusu Rio Ferdinand, kariyerinin sonlarına yaklaşırken yedek kalma olasılığı ile karşı karşıya. Çıkışa geçen Phil Jones ve yavaş yavaş olgunlaşan Chris Smalling, Ferdinand'ın yerini almaya başlayabilir önümüzdeki sezondan itibaren. Hal böyleyken de Ferdinand, yeni bir heyecan aramak için gelen teklifleri değerlendirmeye açık olacaktır. Şimdi kimse tanımıyormuş gibi özelliklerini filan anlatmaya gerek yok Ferdinand'ı. Harika bir stoper deyip geçelim.

Tabii yedek kalacak isim Nemanja Vidic de olabilir. Yeni antrenör David Moyes'un kafasında nasıl bir planlama var, bilemiyorum. Ama Ferdinand ile Vidic'ten birinin rotasyonun sonlarında kalacağını tahmin ediyorum. O isim Vidic olursa, stoper mevkisini Vidic'e emanet etmekte de hiçbir sorun yok. Hem milli takımı bıraktığı için, "Gitti milli takımda sakatlandı" gibi bir sıkıntısı da yok.

Ama bu iki isim arasından ben Ferdinand'ı tercih ederim. Pozisyon bilgisi çok üst düzeyde ve benim gördüğüm en iyi pasör stoperlerden biri. Ayağına çok hakim, savunmayı tek başına organize edebilen böyle bir stoperi kadroya katarsak, bu bize sınıf atlatacak bir hamle olabilir. Ayrıca Ferdinand'ın sözleşmesi de bitiyor.

SOL BEK

BASTIAN OCZIPKA




Reto Ziegler'in gönderilmesi halinde, Hasan Ali Kaldırım'a yerli bir yedek bulamayacağımıza göre, bir yabancı sol bek transfer etmemiz gerekir. Benim önereceğim tek isim var bu pozisyon için o da Eintracht Frankfurt'un 24 yaşındaki sol beki Oczipka. Hücum yönüyle öne çıksa da savunması da Andre Santos seviyesinde kötü değil. Pozisyon almasını bileni ikili mücadeleden kaçmayan bir oyuncu. Bir maçta 11 tane net etkili bindirme yaptığına şahit oldum. Ortalarındaki isabet oranı biraz daha artar ve savunmasını geliştirirse, iki seneye kadar 15 milyon Euro'ya satabileceğimiz bir oyuncu olur. Ziegler gönderilmezse, gündeme dahi gelmeyecektir. Reto Ziegler'i seven biri olmama rağmen, Oczipka çok karlı bir yatırım olabileceği için bu değişimin gerçekleşmesini isterim.


ORTA SAHA

GÖKHAN İNLER














Gökhan İnler'i; Asamoah Gyan, Antonio Di Natale, Fabio Quagliarella, Alexis Sanchez'li Udinese takımının bir parçası olarak tanıdım. Sempati duyduğum çok fazla oyuncuyu barındırdığı için, bol bol Udinese maçı izlerdim. O zamandan beri Gökhan İnler hayranı bir insanım. Ayak içini çok iyi kullanan, temposu, fiziki kalitesi ve oyun zekası yüksek, harika bir orta saha oyuncusu. İki ceza sahası arasında gidip gelen, iki yönlü dediğimiz modern orta saha oyuncularından biri. Ceza sahasına girmek gibi bir alışkanlığı olmasa da yay ve çevresinden çok etkili şutlar atabilen, araya oynayabilen ve en önemlisi "çabuk karar verebilen" bir oyuncu. Sahadaki duruşuyla da güven veren, iyi karakterli bir oyuncu olduğunu söyleyebiliriz. En büyük artısı da Türk olması. Bu kalitede yerli bir orta saha oyuncusu bulmak hiç kolay değil. Şu an Napoli forması giyiyor. Orada mutlu mudur, takımı kendisini satmayı düşünür mü bilemem. Ama Gökhan -yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü üzere- bir Fenerbahçe taraftarı. Şansımızı sonuna kadar zorlarsak, olmayacak bir transfer değil. En büyük sorun, Napoli'nin İtalya Ligi ikinciliğini ve Şampiyonlar Ligi vizesini almış olması. Öte yandan, Edinson Cavani gibi önemli oyuncularını satacaklarını düşünürsek, Gökhan da yeni bir heyecan aramak isteyebilir. Ne yazık ki tek talibi biz olmayacağız. Gelecek sezonla ilgili en büyük dileğim, Gökhan İnler'i Fenerbahçe'de görmek.

HERNANES





Kişisel hayranlık beslediğim bir diğer orta saha oyuncusu da Lazio'nun Brezilyalı maestrosu Hernanes... Bu sezon Cristian'ın oynadığı, forvetlerin arkasındaki pozisyon için ideal isim Hernanes. Oyun görüşü ve zekası çok iyi. İyi bir organizatör, pasör ve gole yakın bir oyuncu. İki ayağını da mükemmel kullanması, hala şaşkınlıkla karşıladığım bir özelliği. Sağ ayağını kullanmasına rağmen, sol ayağına frikik kullanabilecek kadar güvenen, ceza sahası içi ve dışından attığı şutlarla goller bulabilen, oyun disiplinine sadık, savunmada da zaafa dönüşmeyen bir oyuncu. Görünüşünün aksine, hantal bir oyuncu değil yeterli atletik özelliklere sahip. Çabuk bir oyuncu olmamasına rağmen hızlı karar verebildiği ve güçlü olduğu için çalımlarla rakibi eksiltebiliyor. Duran topları çok iyi kullanıyor ve bu özelliğiyle bizim için daha da önemli bir oyuncu oluyor. Yazının ilk bölümünde duran topları kullanan oyuncu eksikliğimizden bahsetmiştim. Hernanes gelirse, böyle bir sorundan bahsetme ihtiyacımız kalmayacağından emin olabilirsiniz. Dikkatimi çeken önemli bir özelliği, tansiyonu yüksek maçlarda sorumluluk almayı sevmesi (Yukarıdaki fotoğraf, Roma derbisinde attığı golden sonraki sevinci). Takımı Lazio, ikinci yarıda gösterdiği felaket performansla ilk 5'in dışında kaldığı için Avrupa kupalarına katılamayacak. Bu da transferi gerçekleştirebilmek için bize bir avantaj sağlayacaktır. Yakından takip edenler, Sao Paolo'dan Lazio'ya transfer olurken Hernanes'i çok isteyen takımlardan birinin de Fenerbahçe olduğunu hatırlar. Aykut Kocaman'ın kafasında bu ismin olduğunu biliyorum. Umarım kulübüyle anlaşır ve İstanbul'a getiririz. 

RAFAEL VAN DER VAART


Dünyaca ünlü Hollandalı Rafael Van Der Vaart'ı uzun uzun anlatmaya gerek yok. Teknik kapasitesi çok yüksek, yaratıcı bir oyuncu olduğu herkesin malumudur. Onun ismini gündeme getirmemin sebebi, Hamburg gibi çok da parlak olmayan bir takımda forma giymesi. Tottenham'dan Hamburg'a transfer olduğunda çok şaşırmıştım, uzun süre orada kalmasına da şaşırırım. Birçok Hollandalı gibi işine çok saygı duyan bir oyuncu. Milli takımdan arkadaşı Kuyt'ın bizde olması avantajımıza. Aynı zamanda Hamburg'un Avrupa kupalarına katılamaması da... Eminim ki Hamburg ile anlaşılırsa, Van Der Vaart da çubuklu formayı giymeyi isteyecektir. 

YOUNES BELHANDA


Dürüst davranmam gerekirse, Belhanda'yı sadece 3 kez Şampiyonlar Ligi'nde izleyebildim. O maçlarda pek ortalarda olmadığı için, kendisiyle ilgili yeterli bilgiye, izlenime sahip değilim. Sağdan soldan bularak okuduğum birkaç yazıya göre hem forvet arkasında hem de kanatlarda oynayabilen, yetenekli bir oyuncuymuş. Bu listeye almamın tek sebebi, Zinedine Zidane'ın bir röportajında Belhanda hakkında söyledikleri. Lisede öğrendiğim Fransızca yetmediği için özellikle arkadaşlarımdan birine çevirisini yaptırmıştım. Zidane, Belhanda'nın Fransa'da oynayan en yetenekli oyuncu olduğunu, hatta aynı istikrarla devam ederse Eden Hazard'dan daha iyi olabileceğini söylemiş. Zidane'ın bu sözleri benim için yeterlidir. Montpeiller, şampiyon olduktan sonra bu sezon, ligi 8. sırada bitirdi ve Avrupa kupalarında olmayacak. Kulübün enteresan başkanı Nicollin, kasasına birkaç Euro koymak isteyecektir. Israrlı olunması halinde gerçekleşmesi muhtemel bir transfer. Zaten bu yıl, sezon ortası transfer döneminde çok istemiş, Nicollin'in abartı bonservis talep etmesi sonucu son anda vazgeçmiştik. 

KANAT OYUNCUSU

DIMITRI PAYET

Fransız Lille kulübü, Eden Hazard'ı Cheslea'ye sattıktan sonra yerini, Saint Etienne'den Dimitri Payet ile doldurmuştu. Fransa milli takımına kadar yükselen Payet, Lille'de de iyi bir performans sergiledi. Hem sağ hem sol kanatta oynayabilen, adam eksiltebilen ve etkili şutlarıyla gole yakın bir oyuncu Payet. Miroslav Stoch'un bir kademe üzerinde seviyede olduğunu söyleyebilirim. Payet de Stoch gibi sağ ayağını kullanmasına rağmen sol kanatta daha verimlidir. Ancak Stoch gibi sadece sağına çekip şut atmaz. İçe ve dışa çalım atabilir, sağına çekerse etkili vuruş yapabilir, sol ayağıyla da etkili orta yapabilir. Stoch'un yapamadığı adam eksiltme işini yapabilmesi, en büyük artısıdır. Çok faydalı olur alınırsa.


ARJEN ROBBEN



Oyunculuğuyla ilgili tek söz söylemeye bile gerek yok. Konuşulması gereken Robben'in, Bayern'den ayrılıp ayrılmayacağı. Yeni teknik direktör Pep Guardiola, elinde Ribery, Shaqiri, Thomas Muller, Mario Götze gibi oyuncular varken, yaşı ilerlemekte olan Robben'in takımdan ayrılmasına yeşil ışık yakabilir. Bu transfer için kesenin ağzını açmak gerekecektir elbette. Robben, Avrupa'nın en değerli oyuncularından biri ve talibi çok olacaktır. İstediği şartları yerine getirdiğimiz takdirde herhangi bir kulüp kadar şansımız olacaktır. Büyük değer katar.

HATEM BEN ARFA


Yetenek fışkıran bir adam. Dünya üzerindeki her oyuncuya çalım atabilecek, çabuk bir kanat oyuncusu. Gol sayısı yeterli seviyeye hiçbir zaman gelmedi ama izlediğim her maçta beni etkilemeyi başardı. Newcastle United'ın çok kötü bir sezon geçirmesinden faydalanarak Ben Arfa'yı kadroya katabiliriz. 



FORVET

DEMBA BA


Aslına bakarsanız transferi çok çok zor görünen bir isim Demba Ba. Chelsea henüz yarım sezon önce Ba'yı kadrosuna kattı ve iyi de bir bonservis ödedi. Ancak Chelsea'de teknik direktör değişecek ve yeni bir dönem başlayacak (Muhtemelen Mourinho'yla beraber) Ellerinde Fernando Torres, -kiralık gönderdikleri- Romelu Lukaku ve Demba Ba var. Roman Abramovic'in Edinson Cavani veya Radamel Falcao'yu transfer etmek istediği gün gibi ortadayken, birini alması halinde Torres, Ba, Lukaku üçlüsünden en az biri satış listesine konacaktır. Bu isim hangisi olur bilemem. Ama içlerinden en çok istediğim oyuncu Demba Ba olur. Öncelikle Senegalli Ba, Moussa Sow'un çok iyi bir arkadaşı. takıma uyum sağlaması ve mutlu olması bu sebeple kolay olacaktır. Güçlü fiziği, bitiriciliği ve sırtı dönük oynayabilmesi sayesinde o pozisyondan bekleyeceğimiz her türlü katkıyı verebilecek bir oyuncu. Kendisi özverili bir oyuncu olarak da bilinir. Yaşı da henüz 27. Futbolunun en verimli çağında, bu kalitede bir forveti almak demek, -Sow'la beraber düşünüldüğünde- 4 yıl boyunca forvet transferi düşünmemek demektir. 

PAPISS CISSE


Papiss Cisse, değerinin altında önem verilen (underrated işte) oyuncuların başında geliyor benim için. O da Senegalli ve milli takımın değişmezleri arasına da girdi. Almanya'da Freiburg formasıyla da İngiltere'de Newcastle United formasıyla da iyi bir golcü olduğunu kanıtladı. Çok atletik, "değişik" vuruşlarla rakibi şaşırtabilen bir forvet (Chelsea'ye attığı "istisnai" golü hatırlayın). Demba Ba için bahsettiğim kolay uyum sağlama faktörü, Cisse için de geçerli. Alınırsa çok fardalı olacağından şüphem yok.

EMMANUEL EMENIKE


İsmini her duyduğumuzda içimizin cız ettiği Emenike'yi istemeyen Fenerbahçeli yoktur sanıyorum. Ancak benim kafamda birkaç soru işaret var. Birincisi tabi ki dizindeki sakatlık. Kulüp de bu durumun farkında ve sağlık ekibi gereken tetkikleri yapacaktır. İkincisi, Emenike'nin savunma arkasına koşu yapmaya yatkın stili. Şampiyonlar Ligi ya da Avrupa Ligi'nde bu özelliği önemli olabilir ancak ligde ve kupada Fenerbahçe, genelde savunmasını geride kuran rakiplerle karşılaşıyor. Bu tip maçlarda Emenike'nin etkinliği ciddi şekilde azalabilir. Üçüncüsü de Emenike'nin henüz en üst seviyede kendini kanıtlamamış olması. Rusya ligi, benim ölçülerimde bir kriter değildir. Spartak Moskova'da şahane bir sezon geçirmiş de olsaydı -ki kötüydü- kafamda hala soru işaretleri olacaktı. Açıkçası Almanya veya İngiltere gibi üst seviye liglerde ya da Avrupa kupalarında kendisini kanıtlamış oyuncular, bana daha çok güven veriyor. Yine de Emenike'nin transfer edilmesi, psikolojik olarak bir artı olacaktır. 

ALINABİLECEK YERLİ OYUNCULAR

Türk oyuncu havuzuna baktığımız zaman, Fenerbahçe'nin ilk 11'inde oynayabilecek kalitede bir isim göremiyorum. Adı büyüklerle çok sık anılan Alper Potuk'un bile henüz bu seviyede 11 oyuncusu olmadığını düşünüyorum. Ancak rotasyonun önemli bir parçası olabilecek oyuncular var. Galatasaray'a yakın olduğu söylenen alper potuk bunlardan biri. 

Bursaspor'un sağ beki Şener Özbayraklı da Gökhan Gönül'ün yedeği olarak kadroda düşünülebilir. 

Gaziantepspor'dan Serdar Kurtuluş da çok kullanışlı bir oyuncu. hem sağ bek hem de orta sahada kullanabileceğimiz, tecrübeli bir oyuncu ve takımdan alacakları olduğu sebebiyle serbest kalma durumu var.

Eskişehirsporlu Veysel Sarı da Serdar Kurtuluş gibi birçok pozisyonda oynayabilen bir oyuncu. ancak kulübü Eskişehirspor, onun için yüksek bir bonservis isteyecektir. Yedek olması muhtemel bir oyuncu için 4-5 milyon Euro bonservis vermek, bana pek akıllıca görünmüyor. 

Stuttgart'ın Türk asıllı Alman stoperi Serdar Taşçı da düşünebilir. Alman milli takımına kadar yükselmesi, kalitesi konusunda en ufak bir şüphe bırakmıyor insanın kafasında. Ancak son yıllarda çok sık sakatlanması, "acaba müzmin sakat mı?" dedikodularını da beraberinde getirdi. Dikkatli olmak şart.

HAYALİMDEKİ KADRO

AS TAKIM (Hücum Ağırlıklı)


YEDEK KADRO (Savunma ve Yerli Ağırlıklı)






---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu yazı yazılırken Fenerbahçe, Reto Ziegler'i takımdan gönderdi, Alper Potuk'u transfer etti ve Selçuk Şahin'in sözleşmesini uzattı. Rio Ferdinand da Manchester United ile 1 yıllık kontrat imzaladı.


   










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder